Monday, July 29, 2024

Bin Yayla // Gilles Deleuze

Çatlak ‘neredeyse haberimiz olmadan meydana gelir, bunun farkına gerçekten bir anda varırız’. Daha az rahatsız edici olmayan, hatta çok daha rahatsız edici olabilen bu esnek moleküler çizgi yalnızca içsel ya da kişisel değildir: o aynı zamanda her şeyi oyuna sokar, ama başka bir ölçekte ve başka biçimlerde, başka türden ve ağaç-yapılı değil köksapsı dilimlenmelerle. Bir mikro politika.

Bin Yayla
Gilles Deleuze

Thursday, July 25, 2024

Eylem // ke

"Eylem" sözcüğü için alanlarda toplanarak protestoyu ifade eden kullanılışının ötesinde denebilir ki, tavır takınmak, duruş sergilemek, anlam yüklemek, anlamlı bulmak, değerli bulmak, değer bilmek, değerli hissetmek, birini sevmek, saygı duymak, anıları anımsamak, anlayış geliştirmek, müzik dinlemek, kitap okumak, en üst yapma biçimi olarak yazmak, felsefe yapmak, şiir kurmak...


ke

Sunday, July 21, 2024

O Bu // ke

 

onu bunu bilmem, ben kendimi bilirim..
titreşen mum alevinde merhumu iyi bilirim.
dalgın, dağınık, zar zor umursuyorum.
kimse konuşmuyor, kimse boğulmuyor mu?
tebessüm pusula
şarkılar cankurtaran...
bilmeden
gizemli butona basınca
acı tatlı, tatlı acı
ne çok şey tuhaf
ne çok şey ilginç
renklerden
sıradan otlara varıncaya dek
ne çok şey güzel...

ke

Wednesday, July 17, 2024

Çürümenin Kitabı // E. M. Cioran

Kendime sayısız ilah uydurdum, her tarafta bir sürü sunak diktim ve bir tanrı kalabalığı önünde diz çöktüm. Şimdi,tapmaktan bezdim, payıma düşen sayıklama dozunu har vurup harman savurdum. Ancak soyumuzun mutlaklarına yetecek kaynaklarımız vardır, tıpkı bir ülke gibi bir ruh da ancak kendi sınırları içinde serpilip gelişir: O sınırları aşmanın, sınır belirsizliğini kendime bir vatan ve yabancı tanrıları tapınma nesneleri haline getirmenin, atalarımı dışlayan yüzyıllar önünde diz çökmüş olmanın bedelini ödüyorum. Nereden geldiğimi artık söyleyemem: Tapınaklarda inançsızım ; sitelerde coşkusuzum ; hemcinslerimin yanında meraksızım; yeryüzünde kesinliğim yok; - Bana belirgin bir arzu verin ve dünyayı alt üst edeyim. Her sabah bana diriliş komedisi ve her akşam mezara giriş komedisi oynatan, ikisi arasında da cansıkıntısı kefeninin azabından başka hiçbir şey yaşatmayan o fiiliyat utancından kurtarın beni.... İstemeyi düşlüyorum-ve her istediğim bana paha biçilmez geliyor. Melankoli tarafından kemirilen bir vandal gibi, bensiz ben, hedefsiz yol alıyorum, bilmem hangi köşeye doğru.... Terk edilmiş bir tanrı, kendisi de tanrıtanımaz olan bir tanrı keşfetmek ve onun son şüphelerinin ve son mucizelerinin gölgesinde uykuya dalmak için.

E.M.CIORAN
Çürümenin Kitabı

Porno // I. Welsh

'nefret ettiğimiz bir piyasada, nefret ettiğimiz bir şehirde, sanki evrenin merkezindeymişiz gibi davranan, gerçek hayatın başka bir yerde yaşandığı düşüncesini kafamızdan atabilmek için içimizi pis uyuşturucularla dolduran, yaptığımız her şeyin bu paranoyayı ve gerçeği beslediğinin farkında olsak bile buna bir şekilde dur diyebilmek için yeterince duyarlı olamayan, bıkkın ve de bitkin götleriz biz. çünkü, ne yazık ki, durmaya değebilecek kadar iyi ve ilginç hiçbir şey yok.
bizim trajedimiz de bu işte: yıkıcı sömürgenler ya da ruhsuz fırsatçılar dışında kimsenin içinde gerçek tutku yok. geriye kalanlar onları çevreleyen pislik ve vasatlık tarafından mağlup edilmiş.'

'I. Welsh - Porno' 

3. Dünya / Jean Baudrillard

Baudrillard, dünyanın geri kalanını, Batının benimsediği modeli benimsememeleri için uyarmaktadır.
Nasıl bir model benimseyecekleri konusunda şöyle der: "Benim böyle birşeyi Batıda oturup, buradan görebilmem mümkün değil. O ülke aydınları bulabilir."
Ve bu aydınların, Batılı aydınların etkisinden kurtulup onları taklit etmeye bir son vermeleri gerektiğini söyler.
Bu noktada, üçüncü dünya ülkesi aydını kızar; çünkü tam ilerlerken onlara geri dönmeleri söyleniyor gibidir ve bu da o ülkelerdeki radikallere malzeme vermektedir.

Ancak Baudrillard'ın dediği bu değildir. Onlara geri dönün değil, Batının geçtiği yanlış yola sapmadan ilerleyin demektedir. 

Tuesday, July 16, 2024

Yazı // Eduardo Galeano

“Ben yazı yazanların müzik yaptığına da inanıyorum. Sözcüklerin yalnızca bir anlamı değil, aynı zamanda sesleri de vardır. Bu sesler öteki seslerle birleşir ve bir melodi oluştururlar. Okurun kulağına ulaşan işte bu melodidir."

Eduardo Galeano

Monday, July 15, 2024

DADA BİLDİRİSİ (1918) // Tristan Tzara

DADA BİLDİRİSİ (1918)

“Ailenin yadsınmasını doğuran nefretin tüm ürünü dadadır; yerle bir edici eylemin, var güçle yumruklarda anlatılışı: DADA ;
incelik ya da uysal bir uzlaşmanın utangaç duygusuyla, günümüze değin yadsınmış tüm yolların tanınması : DADA;
doğuştan zavallıların dansı olan mantığın yok edilişi: DADA;
tüm hiyerarşiler ve uşaklarımızca bir değer olarak ortaya atılan her tür toplumsal eşitsizliğin yok edilişi : DADA;
eşyanın her biri ve tümü, duygular ve karanlıklar, görünüşler ve koşut çizgilerin belirgin çarpışması kavga için birer yoldur : DADA ;
belleğin yok edilişi : DADA ;
kazıbilimin yok edilişi : DADA ;
peygamberlerin yok edilişi : DADA ;
geleceğin yok edilişi: DADA ;
saflığın doğrudan ürünü olan her Tanrı’da tartışılmaz salt inanç: DADA
öbür küreye, uyum gözetmeksizin, zarif atlayış;
haykırırcasına çınlayan disk gibi fırlatılmış sözün izlediği yol;
ciddi, tasalı, utangaç, ateşli, güçlü, kararlı ya da tutkulu olsun, ona bağlı çılgınlıkları içinde tüm kişiliklere saygı;
kilisesini, gereksiz, ağır tüm süspüsünden arındırmak,
sevimsiz ya da sevdalı düşünceyi parıltılı bir çağlayan gibi tükürmek ya da onu göklere çıkarmak -olması ile olmaması bir büyük doyum duygusuyla-
ve çalılıklardakine denk yoğunlukla, meleklerin vücutlarının ve ruhunun soylu ve altın kanı için saf, temiz böcekler.
Özgürlük : DADA DADA DADA,
kasılmış acıların uluması, çelişkilerin, aykırılıkların, kabalık ve tuhaflıkların (grotesque), bağdaşmazlıkların sarmaşması : YAŞAM.”-

Tristan Tzara

(Dada, 20. yüzyılın DNA’sına radikal bir inkâr sayesinde girdiyse ve birçok sanatsal ve politik akıma (konstrüktivizm gibi) ilham kaynağı olmuşsa. Sürrealizm, Varoluşçuluk, Absürt tiyatro, Durumculuk (İng. Situationalism), Somut şiir, Fluxus, Soyut Sanat ve Popüler Sanat gibi pek çok sanata; bunda Tzara’nın gücü ve gayreti yadsınamaz.
Onun savunusunda özetle çıkarılabilecek sav;
Mantıklı anlamsızlıklara karşı anlamlı saçmalıklar, insani ihtiyaçların ve tepkilerin ürünü olarak ortaya çıkabilir ancak. Burada birleşebilir ve burada objektif ve özgür olabiliriz.))

Wednesday, July 10, 2024

İlgi // ke

 kalp atışı gibi

şimdi ilgilisin
şimdi ilgisiz
............................
İki kullanımına bakalım, Cioran Diyojenin aradığı ilgisiz biriydi der, Kuranda ise O seni alakadan yarattı denir, Sufiler de Ebedi Dostluğa giden yolu şöyle betimlemiştir:
İlgi>Sevgi>Tutku>Aşk>Şevk>Kulluk>Dostlluk
Birbirleriyle çelişik olmalarına rağmen ikisi de gayet makul denebilir.
Tüm ifadeler

Monday, July 8, 2024

Mai ve Siyah // Halit Ziya Uşaklıgil

Bilseniz, şiirin nasıl bir dile muhtaç olduğunu bilseniz! Öyle bir dil ki... Neye benzeteyim bilmem?

Konuşan bir ruh gibi güzel söz söylesin, bütün kederlerimize, sevinçlerimize düşüncelerimize, o kalbin bin türlü inceliklerine, fikrin bin çeşit derinliklerine, heyecanlara, öfkelere tercüman olsun, bir dil ki bizimle birlikte gurubun hüzünlü renklerine dalsın düşünsün, bir dil ki ruhumuzla beraber bir matemin kederiyle ağlasın. Bir dil ki asabımızın heyecanına eşlik ederek çırpınsın...

Hani ya bir kemanın telinde yakalanamaz, anlaşılamaz, bir kurala bağlanamaz nağmeler olur ki ruhu titretir... Hani ya, tan yeri ağarmadan ufuklara hafif bir renk uyuşmasıyla dağılmış sisler olur ki üzerlerinde resmi yapılamaz, belirlenemez yansımalar uçar, bakışlara buseler serper... Hani ya, bazı gözler olur ki sonsuz karanlıklarla dolu bir ufka açılmış kadar ölçülemez, nerede biteceğini anlamak mümkün olamaz derinlikleri vardır, duyguları yutar...

İşte bir dil istiyoruz ki onda o nağmeler, o renkler, o derinlikler olsun. Fırtınalarla gürlesin, dalgalarla yuvarlansın, rüzgârlarla sarsılsın, sonra veremli bir kızın yatağı kenarına düşsün ağlasın, bir çocuğun beşiğine eğilsin gülsün, bir gencin ümitle parlayan bakışına saklansın. Bir dil... Oh! Saçma söylüyorum, zannedeceksiniz, bir dil ki sanki tamamıyla bir insan olsun.

Halit Ziya Uşaklıgil, Mai ve Siyah

Wednesday, July 3, 2024

Carl Gustav Jung

“Kimse ışığı hayal ederek aydınlanmaz.

İnsanlığı aydınlatan; karanlığı idrak etmesidir.”
Carl Gustav Jung.

Tuesday, July 2, 2024

Doğal Tarımın Yolu // Shizen Noho

"Doğal olmayan yiyeceklerle beslenerek büyüyen insanlar hastalıklara eğilimli, anormal bedenleri ve anormal düşünce tarzlarıyla, yapay ve doğaya aykırı insanlara dönüştüler. Tarımdaki başkalaşımın tarım dışı birçok alanda da çarpıklıkla sonuçlanabileceğine dair korkunç bir ihtimâl mevcuttur."

Doğal Tarımın Yolu s.38
(Shizen Noho-1985)

Monday, July 1, 2024

Dig Your Own Hole (Chemical Brothers)

dig your own hole (chemical brothers)))

gömelim savaşları, adaletsizliği,
kılıç darbelerini, envai türlü silahları
gömelim yokedici kibirimizi,
gözlerimizin gökyüzünü karalayan uçakları gömelim tarihe,
gömelim ilerleme ilizyonunu,
gömelim kendimizi merkezde görme ihtirasını,
gömelim kalpsizliğimizi, duyarsız hallerimizi,
talan ve istila halimizi..
gömelim hayat muhasebesini tutturamayan
yüksek maliyetli tüketimimizi..
gömelim açlığı, sefaleti
bolluktan tetanoz olmuş toplumları..
gömelim savaşa hayır, barış diyemeyen dillerimizi,
gömelim düşmanlıkları, açgözlülüğü, nefreti, öfkeyi, şehveti,
krallığı da, uşaklığı da gömelim..
put gibi tapılan gücü, put gibi tapılan parayı,
put gibi tapılan bir Tanrıyı..
gömelim dizginsiz arzularımızı,
gömelim kardeşimize duyduğumuz sorumluluk
özgürlüğümüzden önce gelmiyorsa,
gömelim böyle bir özgürlüğü de,
gömelim piyasa tarafından eşitlenmeyi,
aynılaştırılmayı,
gömelim yabancılaşmayı, parçalanmış hayatlarımızı,
bile bile ladesi, bile bile atlantisi,
gömelim makul değilse iyimserlik,
megapolleri -karadelikleri- de gömelim tarihe, borsaları,
gökdelenleri (yeni babil kulelerini), mezbahaları,
ayakkabı dolabına sığmayan ayakkabılarımızı..
ayıplarımızı da gömelim ama bence
bunu utanarak yapalım..
devletleri de gömebilsek ne güzel olur..

kazalım bir çukur bir fidan için,
değerini iyice anlayabilmek için
gözyaşlarımızla sulayalım onu,
acı çeken canlılar için, ağlayan çocuklar için,
her biri farklı bir hayat yorumu olan yokolan türler için
kazalım başka bir dünya için,
birer arkeolog, antropolog, birer tarihçi olalım,
kazalım insanboyunda mutluluklara varana dek..
kazalım çocukluğumuza doğru
doğru anıları
o masumiyeti açığa çıkaralım
ve şiirlerimize, şarkılarımıza yeni bir gözle bakalım..
bu dünyaya eski dünya deyip, ona kocaman bir mezar kazalım..
bu merhametten yoksun cilalı dünyaya fatiha okuyalım,
ruhunu, kimbilir kokusunu bile
yitirme tehdidi altında olan
darmaduman insana değil de..

sevgiler..

ke 

Bilinç Zıplaması // ke



bilinç zıplaması…
yazmakara, yaz makara, yazma kara, yazmak ara, ara ara aramalı mı, mor dağlarda turuncu tavşanlar zıplatsam, ya devrim böyle başlarsa, turuncu tavşanlar zıpladı, militanlar zıpladı, gerillalar zıpladı, aktivistler zıpladı, dedeler ve çocuklar, nineler ve çiçekler en önce zıpladı, nasıl anlatsam, düz değildi, ters de; anti zıpladı, eskiden kıpkızıldı da, artık hafiften kızıldı sanki, turuncu da değildi ya, su rengi tavşanlar mıydı, sular zıpladı, sulardan karaya zıpladı, zenci bir çocuk bulutlara zıpladı, yağmur muydu zıplayan, o kış zıplayan bir kar mı yağmıştı ve buna kimse inanmamışmıydı, yoksa bu olmamışmıydı da herkes buna mı inanmıştı, bir karıncanın düşünde bütün filler aynı anda zıpladı, çekirge bir, iki, iki, bir, bir, iki, böyle sonsuz zıpladı, yek dedi, dü dedi ta farsa zıpladı, kravatlı bir tanesi (takmamıştı onu, giymişti, yine de sıkıyordu boğazını) ordan marsa zıpladı, bir kalp başka bir kalbe, Van Gogh desen aya zıpladı, sarı, sarı sarı zıpladı, sarı tavşanlardan mı yayılmıştı bu, 300 yıl önceki bir kadırga yanıma zıpladı, içindeki şişe denize zıpladı, şişedeki yazı yarına zıpladı,,,
tarihsiz bir tarihte (bingo! bildiniz; zamansız bir zamandı) bir yerlerde de okudum; ‘tavşanlardı evet tavşanlardı, üçgen rengi tavşanlar’,
bugünlerden bir dünde iki evet bir hayır kavuklar zıpladı,
şimdisiz bir şimdide kendini idam eden bir meczup son arzusunda tavşan gibi zıpladı,
son cümlede gelecek kendine zıpladı,,,
eflatun tavşanlar dedi bazıları, bir tanesi tek ayak üzerinde iyi zıpladı, mesafe dile geldi; dünyaydı tavşandan zıplayan, tavşandı dünyadan zıplayan,,, hepten hiçe zıpladı, aynaya doğru zıpladı, aynaya bir sihir zıpladı, akiste hiçten hepe zıpladı, bakmayın ben eflatun görüyorum da onu diyorum, gördüğümü söylüyorum, onlar limon mavisi gözlü keçi yeşili tavşanlar der… bir tanesi amuda kalkıp zıpladı, ide dedi, en yalancı gerçek, en gerçekçi yalandır, izafiyet dediğin mutlak bir kraldır, tavşan dediğin de okyanusa susayandır,,, uzun ve hoş, birbuçuk santim loş bir sessizlik zıpladı,,,
boz tavşanlar, yap-boz tavşanlar başlatmıştı bunu, yıldızlar bile zıpladı, biranın yanındaki leblebiler, mezartaşları bile, anayasalar, fare kapanı bile, sütyen fırfırları ve akasya dikeni bile, ama bir çocuktan aldım müjdeyi, tüm yarımlar zıpladı, tüm çeyrekler hatta, zikzaklar ve yamuklar bile,,, düşler ve düşüşler bile,,, yüreğim bile zıpladı, aklım zıpladı bile,,,
(yazmakara sen de zıpla…)
(mazka raya!-om-amin-om- s.o.s; do es, la es, mi es, öyle bir zıpladı ki gören uçtu sanırdı…)

ke 

Jacques Derrida

O zamana kadar varolmamış ve bir gün orada ne olacağına uygun bir yerin kurulması: orası.

Bu tuzaktan kurtulmak için mümkün olan veya kabul edilebilir her şeyi yaparım.

Kim sadece bir kez doğduğumuzu söylüyor?

Yazmak ya da adına ''yazmak'' denen şey, hayatını kaybetme ya da doğadan vazgeçme cesaretini göstermekle zihne erişmenin mümkün olduğunu varsayar.

Jacques Derrida 

Şiir Nedir // Jacques Derrida

Şiirin doğasında alıntı yoktur, başlığı yoktur, rolü yoktur, seni aşar, sen onu, o seni beklemediğiniz zaman gerçekleşir, soluğunu keser, soluk alışını sekteye uğratır, söylemi olan şiiri, hele de edebi olanı sekteye uğratır. Bu soy ağacının artık küllerinde bile. Bir anka kuşu değil, kartal da değil; çok alçak, çok küçük ve sessiz, yere yakın bir kirpi... Ne yüce, ne de bedensiz, bir müddet için belki meleksidir.

Kazasız - belasız hiçbir şiir yoktur, yara gibi açılmayan bir şiir olamaz, aynı zamanda yaralamayan şiir de yoktur.
Bu "yürek şeytanı" asla toparlanmaz, daha çok yanılır, kaybolur, yanlış yönlere sapar, (hezeyan ya da mani), kendini iyi bir şansa bırakır, ama öncelikle üzerine gelen her ne ise dağıtsın, parçalara ayırsın diye kendini ona bırakır.
Şiir Nedir, Jacques Derrida

Canlar // Rahmi Emeç

"İnsan, yaşamın farklı evrelerinde, hele ki "keskin yol ayrımlarında" kendini ne kadar "azalmış" hissederse hissetsin, kemire kemire dünyayı kendi çöplüğüne çevirenlere karşı, geçmişin o direngen 'hikâyelerinden" kazandığı deneyimlerle, daha arkadaş, daha yoldaş canları hayatına katacaktır... "

Rahmi Emeç

Sylvia Plath

Tanrım, her şey bu kadar mı, bir kahkaha ve gözyaşı koridoru boyunca seksek oynayıp durmak mı?

Sylvia Plath 

İnsanlar // Matt Haig

Dünya'da yeni teknoloji beş sene içinde gülüp geçeceğin bir şeydir yalnızca. Beş sene içinde gülüp geçmeyeceğin şeylere değer ver. Aşk gibi. Ya da iyi bir şiir gibi. Ya da bir şarkı. Ya da gökyüzü.

Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter.
İnsanlar şiddet ve hırsla şekillenmiş, kibirli bir türdür. Yaşadıkları gezegeni, şu an için erişimleri olan yegâne gezegeni yıkımın eşiğine getirdiler. Ayrımlarla, sınıflandırmalarla dolu bir dünya yarattılar ama kendi aralarındaki benzerlikleri görmeyi beceremediler...
Evet, çok fazla soru var. Ve çok fazla kitap. Çok çok fazla. İnsanlar tam da kendilerine yakışacak şekilde asla okuyamayacakları kadar çok kitap yazmışlar.
Bilmeyenler için söyleyeyim, insan dediğimiz şey orta zekâlı ve iki ayaklı bir yaşam formu; evrenin çok ıssız bir köşesinde yer alan küçük ve sulu bir gezegende, büyük ölçüde yanılsamalarla dolu bir varoluş sürdürüyor.
İnsan olmak insanı delirtiyordu.
Gelecek denen o sinsi, maskeli, dokunulmaz devin karşısında ben de herkes kadar savunmasızdım.
Benimle kal, gitme. Yapayalnız yaşayamam.
İnsanlar, Matt Haig

Çağdaş Siyaset Felsefesine Giriş // Will Kymlicka

Faydayı hazcı bakış açısıyla değerlendirmek yanlıştır. Çünkü hayatta yapmaya ve sahip olmaya değer şeylerin hepsi de mutluluk gibi tek bir zihinsel duruma indirgenemez.
En iyi yanıyla faydacılık önyargı ve batıl itikatlara karşı güçlü bir silahtır; ahlak adına üzerimizde otorite kurmaya çalışanlara meydan okuyan bir ölçüt ve akıl yürütme sunar.

Çağdaş Siyaset Felsefesine Giriş // Will Kymlicka 

Düşünceler // Blaise Pascal

Kavrayış gücümüzün farkında olalım. Bir şeyiz ama her şey değiliz.

Kendini tanımak gerekir. Bunun gerçeği bulmakta yardı­mı dokunmazsa, hiç değilse hayatı düzene koymaya yarar.
Bundan daha iyi bir şey de olamaz.

Düşünceler // Blaise Pascal

Yan Değiniler // Ludwig Wittgenstein

Kendine bak - kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi. Çünkü...