Saturday, November 30, 2024

Jean Baudrillard




Artık insanlar neyi istediklerini bilmiyor, neyi istemediklerinden daha eminler.
İnsan mıyım makine mi? Bu antropolojik sorunun yanıtı yok artık.
Kötülük lanetli yan gibidir; kendini harcayarak yeniden üretir.
Büyük insan zamanının önündedir; akıllı insan zamanında bir şeyler yapar; aptallar da zamanın önünde dikilirler.
Herkes ötekinin her şeyi olmak istiyor. Çünkü asıl soru derinlerde: Ben kendim için ne ifade ediyorum?
Kol saati insanın zamanı içine tıktığı bir kodestir.
İnsanlar artık ihtiyaç duyduğu için tüketmiyor, tüketmeye ihtiyaç duyuyor.
Kapitalizm erkeği tehlikesiz hale getirip, ehlileştirmek, bir dolap beygiri yapmak için kadını kullanır.
Felsefenin sırrı, belki de kendini tanımak veya nereye gittiğini bilmek değil, ötekilerin düşlediğini düşlemektir. Kendi başına inanmak değil, inananlara inanmaktır.
Tanrı'ya "inanmak" O'nun varlığından, belirginliğinden ve şu anda buradalığından kuşkulanmak demektir.
Ne estetik ne cinsel bir inancımız var ama hala bunlara sahip olmayı öğreniyoruz ve gerçek bir felaket olmayacak çünkü sanal felaket koşullarında yaşıyoruz. Hızla çoğalan aşırı şişen ama doğuramayan bir dünyanın bulantısı bu.

Jean Baudrillard 

Thursday, November 28, 2024

Statü Endişesi // Alain de Botton

“Kendi duruşundan emin olan kişilerin etrafındakileri aşağılamak gibi huyları yoktur. Kendini beğenmişlik ve kibrin nedeni derin bir korkudur.”
"Halkın görüşü görüşlerin en beteridir."
"Kendimize tahammül edebilmek için diğerlerinin şefkatine birebir bağımlıyız sanki."
"Kıskançlığımızın önüne geçemiyorsak eğer, burada asıl üzülmemiz gereken, bütün yaşamlarımızı yanlış şeyleri kıskanarak geçiriyor oluşumuzdur belki."
"Statü sahibi ola­mamış bireyler toplumların gözünde birer "hiç" tir, onlara sert muamele edilir, renkli kişilikleri görmezden gelinir ve kimlik­leri horlanır." (Toplumun onları dışlamasına onlar da toplumu dışlayarak karşılık verirler.)
Statü Endişesi
Alain de Botton
-- -- -- -- -- -- --
"Birçok insan sahtedir, dönektir, türlü hilelerle ve tatlı dille bizi kandırır, sefil ederler, kendi çıkarlarından başka şey düşünmez, başkalarının ne halde olduğuna dönüp bakmazlar. Onlara çok az inanır ve pek az güvenirsek yanılmamış oluruz."
Francesco Guicciardini
"Her övülenin ille de daha iyi olduğunu kim söylemiş? Zümrüt övülmediği zaman değer mi kaybeder sanki? Peki ya altın, fildişi, bir çiçek ya da bitki?"️
Marcus Aurelius

Wednesday, November 27, 2024

Diane Arbus (Photographer)




"Çocukken bana acı verdiğini hissettiğim şeylerden birisi, asla zorluk çekmemiş olmamdı. Bir gerçekdışılık duygusunun içine hapsolmuştum sanki. ... Ayrıca, bağışıklı bir hayat sürüyor olma duygusu da -ne kadar gülünç görünürse görünsün- bana acı veriyordu."

Diane Arbus 

Tuesday, November 26, 2024

Gelecekteki İlkel // John Zerzan



Toplum (isim.) Latincede; arkadaş, yoldaş. 1. karşılıklı ilişki­lere sahip olan birey ve gruplar tarafından oluşturulan örgütlü bütün. 2. bireyin, doğanın ve insan dayanışmasının yok oluşu pahasına ilerleyen totalleştirici curcuna.

İlkel insanlar, genellikle doğum günlerine ilgi duymaz ve ömürlerini ölçmek gibi şeylerle uğraşmazlar. Gelecek konu­sunda ise, henüz var olmayanı kontrol altına almaya pek he­vesli değillerdir, tıpkı doğayı egemenlik altına alma niyetin­de olmadıkları gibi. Mevsim bilincine sahiplerdir, ama bu hiçbir şekilde mevcut anı onlardan çalan yabancılaşmış bir zaman bilincine dönüşmez. Bizim böyle bir yaklaşımı anla­mamız oldukça zordur, çünkü, zaman nosyonu benliğimizde öylesine derin bir kök salmıştır ki, zamanın olmadığını dü­şünmek hemen hemen imkansızdır.

Gelecekteki İlkel, John Zerzan

Monday, November 25, 2024

Bilincin Kapısını Aralamak // Susan Sontag




Dünya sahteliklerle veya yanlışlıklarla dolu... Kendimi kırılgan hissediyorum...

Düşünme biçimimizin, algımızın temelinde ikilikler ve çelişkilerle dolu karmaşık bir dil yatıyor.

Kendi alanını yaratmalı insan - büyük sessizliklerle ve bolca kitapla.

Sakince sevebilmek, tereddütsüzce güvenebilmek, kendinle dalga geçmeden umut edebilmek, cesur davranabilmek ve enerjin tükenmeksizin zor işler başarabilmek kolay değildir.

Evet, dünyaya dikkatimi veriyorum. Ben olmayan şeylerin farkındayım ve beni çok etkiliyorlar. O şeylerin tümüne ilgi duyuyorum ve anlamaya çalışıyorum.

Dünyaya katlanamadığım zamanlar bir kitap alıp battaniyenin altına kıvrılırım. Beni her şeyden uzaklaştıran küçük bir uzay gemisi gibidir. Okumak benim eğlencem, kafa dağıtma yolum, tesellim, benim küçük intiharım.

Benim istediğim hayatımı hissederek yaşamak.

Bilincin Kapısını Aralamak, Susan Sontag 

Friday, November 22, 2024

Mektubun Avcumda // Rüştü Onur

Benden zarar gelmez,
Kovanındaki arıya,
Yuvasındaki kuşa;
Ben kendi halimde yaşarım
Şapkamın altında.
Sebepsiz gülüşüm caddelerde
Memnuniyetimden;
Ve bu çılgınlık delicesine
İçimden geliyor.
Dilsiz değilim susamam
Öyle ölüler gibi
Bu güzel dünyanın ortasında
Ve dallarımın uzunluğunca
Cümle ağaçlar benden memnun

Mektubun Avcumda

Rüştü Onur 

Hakikat // Gilles Deleuze

Mutlak hakikat yoktur, insanların layık oldukları hakikatler vardır.

Gilles Deleuze

Thursday, November 21, 2024

Zihinde Bir Dalga // Ursula K. Le Guin

 

Hava ezgilerle doludur
kaya parçası heykellerle doludur
yerküre hayallerle doludur
dünya öykülerle doludur...
Öncelikle beklemeyi becermelisiniz. Sessizce beklemeyi. Sessizce bekleyip kulak vermeyi. Ezgiye, hayale, öyküye kulak vermeyi. Kapmaya çalışmadan, üstelemeden, sadece beklemeyi, kulak vermeyi ve geldiğinde onun için hazır olmayı. Bu bir güven edimidir. Kendinize duyduğunuz güven, dünyaya duyduğunuz güven. Sanatçı şöyle der: "Dünya bana gereksindiğimi verecek, ben de onu doğru şekilde kullanmayı becereceğim"
Zihinde Bir Dalga, Ursula K. Le Guin

Dinle Bebeğim // Nick Cave

Dinle Bebeğim

Pencerenin öbür tarafında olan şeylerin
Senin işin olmadığını ne zaman öğreneceksin
Tanrı sana bir tane kalp vermiş
Sen kardeşlerinin kalpleri için bir ev değilsin
Ve Tanrı senin yardımseverliğini önemsemiyor
Bunun diğerlerinde olmamasını önemsemediği gibi
Ayrıca mutsuzluklar çirkin, amaçsız ve fazlaca birikirken
Yarattığı dünya hakkında pencere arkasında
Ahkâm kesenleri de önemsemiyor.
Nick Cave

Wednesday, November 20, 2024

Flaubert'in Papağanı // Julian Barnes

 "İnsanlık mükemmelleştikçe, insanın değeri azalıyor. Her şey yalnızca ekonomik çıkarların karşılıklı olarak dengelenmesine indirgendiğinde, erdeme yer kalacak mı? Doğa böylesine köleleştirilip de tüm özgün biçimlerini yitirdiğinde bu durum insanlığı nereye götürecek? Ve bunun gibi şeyler. Bu arada işler iyice karanlıklaşacak."

Julian Barnes- "Flaubert'in Papağanı"

Yeni // Kant

Her yeni için, ona şu ya da bu biçimde benzeyen bir eski bulunabilir; ama neyin aranacağını gösteren, ortaya konan yenidir.

Kant 

Felsefe İşte// de ki işte // Oruç Aruoba

Felsefe yazarının amacı, genel bir şeyleri genel olarak birilerine vermek değil, belli bir şeyleri belli birilerine vermektir.

Yazılmış bir şey, anlam çerçevesini zorlayıp, kırıp, yıkıp ötelere yayılıyor gibi değilse, felsefe değildir.
Felsefe, olduğu gibi, olduğu yerde - yazıldığı gibi durmaz: genişler, incelir, yayılır, uzaklara gider - sonra geri gelir, yaklaşır, derinleşir, odaklaşır: gittikçe yoğunlaşıp ağırlaşarak küçülen bir küre gibi olur -

Felsefe direnmenin temel biçimidir, çünkü dünyanın kendisine direnmedir.

Herhangi bir şeye direnmek, dünyaya, dünyadaki her bir şeye, dünyadaki her şeye, giderek, dünyanın kendisine direnmektir - -
bu da, işte felsefedir.

Felsefe, direnmektir - dünyaya...

Felsefe, felsefe yapan kişinin, ne olmadığını kesinlikle bildiği; ama, ne olduğunu yaklaşık olarak bile
bilmediği bir iştir.

Oruç Aruoba

Tuesday, November 19, 2024

Bulutsuzluk Özlemi

Hiçbir kere hayat bayram olmadı

Ya da
Her nefes alışımız bayramdı.

Bulutsuzluk Özlemi

Monday, November 18, 2024

Yaşam (ki) / de ki işte// Oruç Aruoba

 

Yaşam, senin,
verilmeden yapmayı öğrenmen gereken şeydir:
Senin kendi başına, arayıp, bulup, kurmak zorunda olduğun bir şey...
Yaşamın, bir şeyleri yitirmenin süreci olacak - sonradan da, bu yitirdiklerini aslında yitirmemiş olduğunu öğrenmenin süreci...
Yaşadıkların, yitmeyecekler - yaşayacaklar.
Bir şeyleri yaşamışsan, gerçekten yaşamışsan, onları yitiremezsin artık - istesen bile:
istemesen bile, yaşar artık onlar...
Yaşadıklarınsın -
Yaşamın, bütün yaşadıklarını yitirip,
yeniden kazanmanın süreci olacak
- hep yeniden yitirip,
hep yeniden kazanmanın
süreci...
Oruç Aruoba / de ki işte

Sunday, November 17, 2024

Günlükler // Miguel de Unamuno

"Edebicilik", yeni-mistisizm, romantik "dincilik", moda dindarlık, insani bilgelik Katoliği, hoş görülü iman, sokaklarda ve gazetelerde çatışmalar, parti çekişmeleri, formalist dogmacılıklar, dar ruhların horgörülesi küçük hesapları: Ne çok sefalet var!"

Günlükler
Miguel de Unamuno

Friday, November 15, 2024

Paul Eluard


seni kışkırtan deliliğe göre konuş.
parlak renklerle giyin, alışkanlık değildir bu.
kanıyorsan ve bir insansan, taş tahtadaki son sözcüğü sil
gözlerini kapat, böylece biçim ver onlara.
sağduyuya zarar vermeyen şeyi üstünde saklama
unuttuğun düşlere ver tanımadığın şeyin değerini
mucizeler gerçekleştir; ama yadsımak için
aydınlığı körlerin aynasında gözlemle
bırak, düşlerinin pasını yeniden tutuştursun şafak.
Paul Eluard

Thursday, November 14, 2024

Uyku İmparatorluğu // Henri Frederic Blanc

Doğayı daha iyi yapmak için onu ayaklar altına almaktan vazgeçiniz! Doğayı bu karşısına alma davranışı, usdışı ve bilimselliğe aykırı değil mi? İnsan elinin değiştirmediği ne kadar şey varsa kötü olduğu düşüncesi, bilime yakışmayan, ilkel bir büyülü düşünceden kaynaklanmıyor mu? En iyi, iyinin düşmanıdır. Ne pahasına olursa olsun daha iyisini yapmak istemek, nereye gidileceğini bilmeden her şeye karşın ilerlemek, katıksız nevroz değil de nedir? Uyanık olalım! Her şeyi ussallaştırarak, çılgınlığa yol açıyoruz! Her şeyi numaralayarak, yabanlık üretiyoruz!
Bunu bir düşünün.
İlerleme insan için ve insan ilerleme için değilse, bir televizyonun Peru’lu bir çocuktan daha değerli olmasını nasıl açıklayabilirsiniz?

Uyku İmparatorluğu

Henri Frederic Blanc 

Wednesday, November 13, 2024

Hayal // Adnan Sungur

Denize çok hayaller düşürdüm
Hiçbiri de yüzme bilmiyordu
Yine de müsterihim
Belki bu saatte
Ya martılar hayal kuruyordur
Ya da balıklar
Adnan Sungur

Tuesday, November 12, 2024

Yorgunum // Murathan Mıngan

"Bana, “Nasılsın?” diye soranlara, en sık verdiğim yanıtın “Yorgunum,” demek olduğunu keşfettiğim günden beri, daha bilinçli olarak “Yorgunum.

Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak mümkün mü?
Beden yorgunluğu dediğinden ne olacak, iki-üç dinlenmeyle geçer, ama ben aslında vatan yorgunuyum!
Ruh yorgunuyum, gönül yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş görünmek, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum. Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtamaz beni sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum."
Murathan Mungan

Monday, November 11, 2024

Saturday, November 2, 2024

Mantık ve Aşkınlık // Frithjof Schuon

Hâlbuki dünyevilerin yaptığı gibi Tanrı'dan kaçmak, dünyadan kaçmaktan çok daha anlamsız ve sorumsuzcadır. İnsanın Tanrı'dan kaçması aynı zamanda kendisinden kaçması demektir, zira insan kendisiyle yalnız kaldığında, etrafı başkalarıyla dolu olsa bile, varlığının en temelinde yüz yüze geldiği Yaratıcısı ile daima birliktedir.
Doğa ve sanattaki güzellik, erdemlerdeki güzellik gibi, Cevher'in esasen iyi olduğunu ve İyilik ile örtüştüğünü gösterir. Her zaman parçalı olan ve hiçbir zaman toptan ya da bütünsel olmayan menfi bir gerçeklik olarak kötülük, fenomenlerin bütünü içinde sonsuz küçük bir niceliktir; asla cömertlik ve güzellik okyanusunda yüzen ince ve geçici bir buz tabakasından daha fazla bir şey olamaz.
Bizi aşan şeyleri kabul etmemek ve kendimizi aşmayı istememek: İşte psikolojizmin bütün programı budur ve bu, İblisin (Lucifer) tam tanımıdır.
Metafizik, mantıklı olduğu için doğru değil, doğru olduğu için mantıklıdır.

Günah duygusu, kişisel irademizi aşan ve bazen bizi yaralasa dahi nihayetinde bütünsel kişiliğimizin ve beşeri topluluğun yararına işleyen bir dengenin bilincinde olmaktır.
Rölativizm (izafiyet), mutlaklığın her unsurunu göreceliliğe/izafiliğe indirgerken kendisini, büsbütün mantıksız bir biçimde bu indirgemeden muaf tutmaktadır. Bu düşünce temelde, hakikat sanki bu iddianın kendisiymiş gibi, hiçbir hakikatin olmadığını ileri sürmekten ya da bu iddiayı göreceli olarak doğru olandan başka mutlak olarak doğru olmadığı şeklinde ilan etmekten ibarettir. Bu, insanın hiçbir dilin olmadığını söylemesine veya hiçbir yazının olmadığını yazmasına benzer.

Mantık ve Aşkınlık

Frithjof Schuon 

Friday, November 1, 2024

Yakın / Ateş Yakana Kılavuz // Oruç Aruoba

38.

Ateşinde, kocaman, biçimsiz, yamru yumru, zor yanan bir kütük de bulunabilir: onu öteki odunlarla kuşatıp, hava ve ısı koşullarını iyi ayarlayabilirsen, zamanla ateşinin en güçlü kaynağı haline gelebilir.

-Ayarlayamazsan da, koskocaman, tüten bir marsık kalır geriye...

39.

Ateşinin yanına her gidişinde onu farklı bulmaya alışmalısın - onu yeniden- baştan- görüp, gerekli düzenlemeleri, ayarlamaları belirlemeye...

40.

Bil ki bir yaktığın ateş
bir başkasına
hiç benzemez.

41.

Ateşini iyi yakarsan -yakmışsan- öyle bir nokta gelir ki, oradaki konumunun gittikçe yükselecek bir yanma süreci için yeterli olduğundan emin olarak, onu bırakıp, başka birşey yapabilirsin - ya da, karşısına oturup, yanma sürecinin kendi kendine gelişmesini seyredebilirsin...

42.

Şunu bil: ancak zorlukla yakılan ateş,
temelden, gerçekten yanar - ve ısıtır...
Ateşinin kolayına kaçamazsın.
Ateş yakmanın, bir de, odun taşıması vardır - ve, kül küremesi, ocak temizlemesi...

Oruç Aruoba / Yakın / Ateş Yakana Kılavuz 

Uygarlık // ke

Bu akşam televizyonda küresel güçlerin ve büyük sermayenin talip olduğu yeni dünya düzeninden bahsetti. Teknolojik gelişmelere bağlanan yeni dünya düzeninde robotların pek çok işi insandan daha iyi yapabildiği bir zamandan bahsediyor. İşsizleşen mevcut nüfus için evrensel geçim standartının devreye girebileceğini söylüyorlar ancak ipler küresel güçlerin ve şirketlerin elinde olacak deniyor. Bunu gözardı edip üretim kapasitesini insanlığın ortak değeri olarak kabul edersek, bazı işleri teknolojiye devretmek emeği özgürleştirebilir de. Ancak bu teknojiler hammadde ve enerji dahil olmak üzere sınırlı kaynakların tüketimine bağımlı kirli teknolojiler. Yapay zekanın potansiyellerini (sonuçlarını) değerlendirebileceğimiz bir etik olgunlukta da değiliz henüz.

Bir başka unsur ise yeni dünya düzeninde dünya-insanlık ilişkisi ne olacak? 7. büyük tür yıkımını yaşıyoruz ki bu yıkım dinozorları ortadan kaldıran yıkımdan daha hızlıymış, küresel ısınma da bir başka tehdit içeren unsur, bu konuda gezegende ani iklim değişikliği olabileceğini söyleyen saygın meteorologlar var, küreselcilerin maltusçu bir yaklaşımı olduğu biliniyor, peki gerçekte durum nedir, son 50 yılda hayvanların yarısı yok olmuş, buna mükabil insan nüfusu iki katına çıkmış, biyolojik kaynakların önemli bir oranı insana amade. Bana öyle geliyor ki bazı biyologların homo sapiens sapiens dünyayı istila etmiştir iddiasını sorumlulukla ele almamız gerekiyor.
Küresel beslenmemizin suni gübreyle sağlandığı söyleniyor, suni gübrenin rezervi ise petrole bağlı olduğu için 35-50 yıl. Beri yandan GDO'lu tohumlar ve tarım ilaçları kullanılan endüstriyel tarımın da sorunları artıracağı söyleniyor.
Uygarlığa içkin sorunlar da var, ister sol versiyonu olsun, ister kapitalist versiyonu olsun, modern toplum sınıfsız örgütlenemeyen bir toplum. Ve fakirlik uygarlığın ortaya çıkardığı bir statüdür diyor John Zerzan. Kapital sadece para sermayesi değildir, arkasında bir kamu kurumu olarak devlet olsa bile das kapitalin radikal eleştirisinden bir "biriktirim" kültürü ve uygarlığı içinde olduğumuz, bunun da bu nüfusumuzla beraber tehditkar, sürdürülemez olduğu ortaya çıkar. Palyatif çözümler noktasında pragmatist yaklaşabiliriz belki ancak bunun ötesinde radikal önerileri de masaya yatırsak iyi olacak gibi görünüyor.

ke

Yan Değiniler // Ludwig Wittgenstein

Kendine bak - kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi. Çünkü...