Hâlbuki dünyevilerin yaptığı gibi Tanrı'dan kaçmak, dünyadan kaçmaktan çok daha anlamsız ve sorumsuzcadır. İnsanın Tanrı'dan kaçması aynı zamanda kendisinden kaçması demektir, zira insan kendisiyle yalnız kaldığında, etrafı başkalarıyla dolu olsa bile, varlığının en temelinde yüz yüze geldiği Yaratıcısı ile daima birliktedir.
Doğa ve sanattaki güzellik, erdemlerdeki güzellik gibi, Cevher'in esasen iyi olduğunu ve İyilik ile örtüştüğünü gösterir. Her zaman parçalı olan ve hiçbir zaman toptan ya da bütünsel olmayan menfi bir gerçeklik olarak kötülük, fenomenlerin bütünü içinde sonsuz küçük bir niceliktir; asla cömertlik ve güzellik okyanusunda yüzen ince ve geçici bir buz tabakasından daha fazla bir şey olamaz.
Bizi aşan şeyleri kabul etmemek ve kendimizi aşmayı istememek: İşte psikolojizmin bütün programı budur ve bu, İblisin (Lucifer) tam tanımıdır.
Metafizik, mantıklı olduğu için doğru değil, doğru olduğu için mantıklıdır.
Günah duygusu, kişisel irademizi aşan ve bazen bizi yaralasa dahi nihayetinde bütünsel kişiliğimizin ve beşeri topluluğun yararına işleyen bir dengenin bilincinde olmaktır.
Rölativizm (izafiyet), mutlaklığın her unsurunu göreceliliğe/izafiliğe indirgerken kendisini, büsbütün mantıksız bir biçimde bu indirgemeden muaf tutmaktadır. Bu düşünce temelde, hakikat sanki bu iddianın kendisiymiş gibi, hiçbir hakikatin olmadığını ileri sürmekten ya da bu iddiayı göreceli olarak doğru olandan başka mutlak olarak doğru olmadığı şeklinde ilan etmekten ibarettir. Bu, insanın hiçbir dilin olmadığını söylemesine veya hiçbir yazının olmadığını yazmasına benzer.
Mantık ve Aşkınlık
Frithjof Schuon
No comments:
Post a Comment