Thursday, November 13, 2025

Yan Değiniler // Ludwig Wittgenstein

Kendine bak - kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi. Çünkü kişi kendisine dışardan bakamaz, zira kişi kendisinin nasıl göründüğünü sahiden görmez, çıkarsayabilir ancak. Kişi kendine gerçi, bu koşullar altında ben bir başkası için ne derdim, diye sorabilir. Ama yanıt şu: Bilemezdim. Bilseydim de, o başkasıyla ilgili haklı olduğum konusunda bir şey söylemiş olmazdı. Kişinin kendi üzerine "sığ" bir yargıda bulunması, kendisini "ucuz" bir biçimde şu ya da bu komedinin ya da trajedinin oyuncusu sayması, bunları bir başkası için yapması kadar iğrenç bir şey. Düşün ki, başına ne gibi bir umutsuzluk, nasıl bir acı gelirse gelsin, bunu sen kendin hakkettin.

Yan Değiniler, Ludwig Wittgenstein 

Wednesday, November 12, 2025

Dostluk // Ralph Waldo Emerson / Ulus Baker

Bütün ilişkiler ve yaşamla ölümün bütün evreleri boyunca destek ve teselli vermek içindir dostluk. Huzurlu günlere, incelikli hediyelere ve kırda yürüyüşlere yaraşır; ancak aynı zamanda engebeli yollara, zorlu yolculuklara, deniz kazalarına, yoksulluğa ve eziyete de yaraşır.
İnsanın Görkemi, Ralph Waldo Emerson
Spinozacılık temel toplumsallaşma tarzları arasında yalnızca tek bir tanesini “özgür” bir ilişki tarzına dayalı olarak ayırdeder –fiziksel ve duygusal “mecburiyetler” aygıtına dayalı aile değil; “komşuluğa dayalı” mecburiyetlerin yönlendirdiği “cemaat” değil, ticari-üretimsel mecburiyetlere dayalı “tecimsel ortaklık” değil, “ideolojik güçsüzlüğün” yarattığı gevşek toplumsal dokulara dayalı “sivil toplum” değil, hepsini tek bir siyasal erk düzlemi üzerinde yankılayan Devlet de değil– en az iki insan arasında mümkün olan tek “özgür” ilişki “dostluk” ve “paylaşımdır”.
Ulus Baker

 

Tuesday, November 11, 2025

Mühürlenmiş Zaman // Andrey Tarkovski

Mühürlenmiş Zaman, Andrey Tarkovski
Sanatçının konusunu ‘aradığı’nı söylemek yanlıştır. Konu sanatçının içinde bir meyve gibi yetişir, sonra da gösterilmeyi talep etmeye başlar. Doğuma benzer bir durumdur bu... Ozanın gururlanacağı bir şey yoktur; çünkü o, durumun hâkimi değil, hizmetçisidir. Yaratıcılık onun tek varoluş biçimidir.
Şiir, insanlara bütün hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir.
Ne olursa olsun, şurası çok açık: Satışa çıkarılmış bir mal gibi ‘tüketici’ye yönelik değilse eğer söz konusu olan, her sanatın amacı, insanın kendisine ve çevresindekilere bu gezegende ne aradıklarını, neden yaşadıklarını, varlık sebeplerinin ne olduğunu açıklamaktır. İsterseniz açıklamak yerine, insanlara bu soruyu sormak, onları bu soruyla yüzleştirmek de diyebiliriz...
Çünkü, kendi sanatının yasalarını bilmeden sanat eseri yaratılamaz.
Acının kaynağı memnuniyetsizliktir, insanın o an içinde bulunduğu durumla ideal arasındaki çatışmadan doğar. İnsanın gerçek bir Tanrısal özgürlük uğruna mücadeleyle ruhunu güçlendirmesi, mutluluk duygusundan çok daha önemlidir.
Doğu hep hakikate Batı’dan daha yakın oldu. Ama Batı uygarlığı hayata dair maddi iddialarıyla Doğu’yu ezip geçti.
Maddeciliğe dayalı sıradan hayata direnen her türlü insan enerjisine hayranım.
Benmerkezci ve pragmatik çıkarlarının biraz üzerine yükselmek için çaba göstermek, kendini ahlâki açıdan salıvermekten daima daha zor gelir insana.
Geleneksel hakikatler, ancak kendi deneyimlerinizle doğrulandığında hakikat olarak kalırlar...
Gerçek yaşanılır, öğrenilmez. Haydi savaşa!

 

Monday, November 10, 2025

Ahmet Hamdi Tanpınar

"... insan ölebilir, çıldırabilir. Bir enkaz, bir çöp, bir iskelet, bir leş olabilir. Fakat yalansız yaşayamaz. Ölüm bile arkasında dayanacağı bir yalan olmazsa tahammülsüz bir şey olur. Başımın altına rahat bir yastık gibi koyacağım tek bir yalan kalsaydı..."

Ahmet Hamdi Tanpınar 

Sunday, November 9, 2025

Yaşadığımız Sefalet // André Gorz

 Yaşadığımız Sefalet // André Gorz

Herkesin bir yere, ne olduğunu bildiği bir geleceğe, bir güvenliğe, bir yararlılığa sahip olmayı umut etmiş olduğu toplum, bu toplum -çalışma toplumu- öldü. Çalışma, bir organı kesilen kişinin artık sahip olmadığı hayalet organı yüzünden acı çekmesi anlamında hayaletimsi merkeziliğini korumaktadır. Bizler, tek olası toplum olarak çalışma toplumunu görmeye devam edenlerin ve geçmişin geri dönüşünden başka bir gelecek tahayyül edemeyenlerin saplantılı ve gerici yakarmaları sayesinde ölümden sonra bir hayalet gibi yaşamaya devam eden hayaletimsi bir çalışma toplumuyuz. Ve bu yüzden, bu toplum, herkese en büyük kötülüğü ediyor: Bizi, çalışma, istihdam dışında geleceğin, toplumsallığın, yaşamın, kendini gerçekleştirmenin mümkün olmadığına ikna ediyor; iş ya da hiçlik, işle bir şeye dahil olma ya da dışlanma; iş aracılığıyla kimliğin toplumsallaşması ya da varolmamanın umutsuzluğu'na düşme arasında tercih yapmamız gerektiğine ikna ediyor. Bizi, tam da artık var olmayan ve herkesin erişemeyeceği şeyi herkesin zorunlu olarak arzu etmesinin iyi, normal ve gerekli olduğuna ikna ediyor: Yani, istikrarlı bir işte ücretli çalışmayı, hem toplumsal hem de bireysel kimliğe sahip olmanın tek yolu, kendini tanımlamanın ve kendi yolunda anlam inşa etmenin tek fırsatı olarak sunuyor.

Saturday, November 8, 2025

Emil Michel Cioran

Bir ülke üzerinde değil, bir dil üzerinde yaşıyoruz. Bir yurt bundan başka bir şey değildir.
Gerçeğe inanan saf; inanmayansa ahmaktır. Tek doğru yol usturanın ağzından geçer.
Bilgi bir felaket; bilinçse hayatın kalbinde açık bir yara.
Mutsuzluk tam olarak şiir hâlidir.
Son yapraklar dans ederek yere düşüyor.
Dâhilikle değil, yalnızca ıstırapla kukla olmayı bırakırız.
“Ben” dinin dindirmeye çalıştığı acıdan beslenen bir sanatın eseridir. İnsanın kendi sanatçısı olmasından başka bir asaleti yoktur. Küçüklüğünün güzelliğini acı içinde inşa eder, kendini tüketerek de muhtevasını yok eder.
Kendine düşkünlükten sıyrılmak acil bir ihtiyaçtır.
Dünyayı harekete geçirmek için tembelliği yaymak gerekir. Tembel birisi, çalışkan birisinden daha fazla metafizik endişesine sahiptir.
Hayatı kökünden söküp atmak, çürümüş köklerin özsuyunu biriktirmekten daha iyidir.
Sonuna dek yalnızlığın gururunu yaşayanın artık tek bir rakibi vardır: Tanrı.
Bütün ümitsizlikler Tanrı’ya bir ihtardır.
Hayat, Tanrı’nın bir takma adı mı?

Emil Michel Cioran 

Friday, November 7, 2025

Yaşam İçin Felsefe // Pierre Hadot

Mistik bir yol inancında üç etap: Arındırıcı yol, aydınlatıcı yol, birleştirici yol.

Kavramlar kolayca dövülebilir, yumuşatılabilir. Ama madde söz konusu olduğunda, işler ciddileşiyor. Oyuna, yaklaşıklığa, az çok yapay düzeltmelere yer yok. Bu zihinsel eserlerde kesinliğin mümkün olmadığı anlamına gelmiyor. Ama bu oldukça nadirdir, kendine ve başkalarına yanılsamalar yaratmaksa çok kolay.

Söz konusu olan sadece, çok temel bir değeri olan salt estetik temaşa değildir. Bizi bir kere daha kendi parçalı ve taraflı bakış açımızı aşmaya yönelen, şeyleri ve kişisel varoluşumuzu kozmik ve evrensel bir perspektifte görmemizi sağlayan bir ruhani alıştırma söz konusudur; böylece kendimizi evrenin devasa olayında, ama aynı zamanda, varoluşun anlaşılmaz gizeminde konumlandırırız. İşte kozmik bilinç dediğim budur.

İstenç tanımlanmaz, deneyimlenir.

Yaşam İçin Felsefe // Pierre Hadot

Thursday, November 6, 2025

Yeni Kapitalizm Kültürü // Richard Sennett




Sennett, Yeni Kapitalizmin Kültürü'ndeki temel tezini şöyle özetliyor: “Yeni kapitalizmin havarileri... iş, yetenek, tüketim konularını kendi ele alış biçimlerinin, modern topluma daha fazla özgürlük, akıcı bir özgürlük kattığını iddia ediyor. Bu insanlarla aramdaki çekişme onların ‘yeni' yorumunun doğru olup olmadığı konusunda değil; kurumlar, beceriler ve tüketim kalıpları gerçekten değişti. Benim iddiam, bu değişimlerin insanları özgürlüğe kavuşturmadığı.” 

Karakter Aşınması // Richard Sennett

Değişim, kitlesel ayaklanmalarda değil, ihtiyaçlarını birbirleriyle paylaşan insanların arasında, toprakta yeşerir.
İyi bir işin nitelikleriyle iyi bir karakterin nitelikleri artık örtüşmüyordu.
Sadakat, insanı her gün doğru kararı vermek zahmetinden kurtarır.
Karakter kendini, sadakat ve karşılıklı bağlılık, uzun vadeli bir hedef için çaba sarf etme ya da gelecekteki bir amaç uğruna bugünkü kimi mükâfatları erteleme şeklinde gösterir.
Her birimiz, belirli bir anda yaşadığımız duygu karmaşasının içinden bazı duyguları seçer ve içimizde yaşatırız ; yaşattığımız bu duygular karakterimizi oluşturur. Karakter kendimizde değerli bulduğumuz ve başkalarının değer vermesini beklediğimiz kişisel özelliklerimizdir.
Sabırsız, mevcut ana odaklanan bir toplumda, hangi özelliğimizin kalıcı değer taşıdığına nasıl karar verebiliriz? Kısa vadeye kilitlenmiş bir ekonomide nasıl uzun vadeli hedeflere sahip olabiliriz? Her an parçalanan veya sürekli olarak yeniden şekillendirilen kurumlarda, karşışıklı sadakat ve bağlılık nasıl sürdürülebilir?
Dertten kurtulmanın yolu vazgeçmektir. Vazgeçmişlik ise nesnel gerçekliği bütün ağırlığıyla kabullenmek anlamına gelir.
Hepimiz zamanın ve mekânın kurbanlarıyız.

Karakter Aşınması, Richard Sennett 

Wednesday, November 5, 2025

Otorite // Richard Sennett

Kapitalizm nedir, biliyor musunuz? Kapitalizm bir kanserdir. Kansere ne yapılır, biliyor musunuz? Kesip atılır. Kanserle oynamayın, ona iyi davranırsanız iyileşeceğini ummayın. Kesip atın. Kapitalizm insanları mutsuz eder. Bilmeniz gereken yalnızca budur.
Otorite, kardeşlik, yalnızlık ve ritüel, dört farklı toplumsal duygudur. Bunlardan üçü diğer insanlarla bağlar kurmaya dayanır. Diğer insanlara karşı neler hissettiğimizi bilmek tarihsel bir inceleme gerektiririr. Kitap modern toplumda bu dört duygu sorununu ve bunların nasıl ortaya çıktığını, nasıl alt edilebileceğinin görülmesini inceler.
Yalnızlık, yokluk duygusudur; otorite, eşit olmayan insanlar arasında bir bağdır; kardeşlik, benzer insanlar arasında bir bağdır; ritüel, eşit olsun olmasın, birleşmiş insanlar arasında bir bağdır.

Otorite, Richard Sennett 

Tuesday, November 4, 2025

Oruç Aruoba

24.
Doğadan her aldığını
ona hep geri verebilir olmalısın-
-zaten, kendini de, sonunda,
ona geri vermeyecek misin?...

(Oruç Aruoba, Gümüşlük Akademisi)

Dasein // Heidegger

 Dasein, Martin Heidegger'in felsefi sisteminde merkezi bir öneme sahip olan Almanca bir terimdir ve genellikle "varoluş", "orada-varlık" veya "olma" şeklinde Türkçeye çevrilir. Dasein, sadece insan varlığını değil, aynı zamanda insanın dünyayla ve kendi varlığıyla olan özel ilişkisini ifade eder.

Dasein, diğer varlıklardan farklı olarak, kendi varlığının bilincinde olan ve varoluşu üzerine düşünebilen bir varlıktır. Bu bilinç, Dasein'ın varoluşunu anlama ve şekillendirme yeteneğini beraberinde getirir.
Dasein, dünyaya "atılmış" bir varlık olarak doğar ve varoluşu boyunca sürekli olarak seçimler yaparak kendini yeniden yaratır. Bu süreçte, Dasein'ı etkileyen çeşitli faktörler bulunur:
Varlığa Atılmışlık (Geworfenheit): Dasein, kendi seçimi olmaksızın belirli bir zamanda ve mekanda dünyaya "atılmıştır". Bu, Dasein'ın varoluşunun başlangıcını belirleyen ve onu belirli koşullar altında yaşamaya zorlayan bir temel durumdur.
Kaygı (Angst): Dasein, kendi varoluşunun belirsizliği ve sonluluğu karşısında kaygı duyar. Bu kaygı, Dasein'ı kendi özgün varoluşunu arayışa yönlendirebilir.
Ölüm (Tod): Dasein, varoluşunun sonlu olduğunun bilincindedir.
Ölüm, Dasein'ın varoluşunun nihai olasılığıdır ve Dasein'ı kendi varoluşunu anlamlı bir şekilde yaşamaya teşvik eder.
Vicdanın Çağrısı (Gewissen): Dasein, kendi iç sesini dinleyerek, kendi özgün varoluşunu bulmaya çalışır. Vicdan, Dasein'a kendi sorumluluğunu hatırlatır ve onu otantik olmaya çağırır.
Heidegger'e göre, Dasein'ın temel özelliği, varoluşunu sürekli olarak yorumlama ve anlamlandırma çabasıdır. Dasein, kendi varoluşunun anlamını kendisi yaratır ve bu anlamı eylemleriyle ve seçimleriyle ortaya koyar. Bu süreçte, Dasein'ın otantik (özgün) veya inauthentik (özgün olmayan) bir varoluş sergilemesi mümkündür. Otantik varoluş, Dasein'ın kendi sorumluluğunu kabul ederek, kendi özgün değerlerine göre yaşamasıdır. İnauthentik varoluş ise, Dasein'ın toplumun beklentilerine ve normlarına uyarak, kendi özgünlüğünü kaybetmesidir.

-- -- -- --

Dasein özel olarak hep kendi olana olduğu için bu varolan kendi varlığı içinde kendini “seçebilme,” kazanabilme, kendini kaybedebilme, ya da hiçbir zaman kazanamama veya yalnızca “görünürde” kazanmış olma olanağına sahip olmaktadır.
Varlık ve Zaman
Martin Heidegger
Hannah Arendh Varlığa atılmışlık durumunu tüm insani kırılganlığımızla yeni başlangıçlar yapmak olarak tamamlar.

Sunday, November 2, 2025

Yürüme // Oruç Aruoba


 


Kişi kendini yapar

-bozar, dağıtır, yıkar, kırar:-
Sonra, yeniden kurar...
Önemli olan, kişinin kendini
başlangıçtan kurması değil,
baştan kurabilmesidir.
Kişi,
tek bir defada oluşmaz,
oluşumu sürekli oluşmasıdır
***
Bir yola çıkan kişi,
bir yerden bıkandır;
bir yerde konaklayan ise,
bir yolda yorulan - bu
iki konum böylesine farklı...
Kendine yeni bir yol arayan kişinin yönünü,
eski yerinin koşulları ile kendi güdüleri, eğilimleri, yönelimleri, elbirliğiyle hazırlarlar.
Hangi yöne yönelirsen yönel,
yolunun ulaşacağı bir yer vardır
-ve hangi yere varırsan var,
çıkabileceğin yeni bir yol,
yönelebileceğin yeni bir yön...
Yürüme / Oruç Aruoba

Saturday, November 1, 2025

Jacques Derrida




İnsana has olan aksine, konukseverliği hayvanlara, bitkilere... ve tanrılara da gösterebilmesi değil midir?

Davet - Konukseverlik Üstüne, Jacques Derrida
Dost, bu kadar yeter. Daha ötesini okumak istiyorsan,
Git, sen kendin yazı ol ve sen kendin öz ol.
İsim Hariç, Jacques Derrida
Okuma da bir yazmadır; okur metne kendi ipliğini katmadan onu bir anlamda dokumadan okuyamaz. Bu yüzden bir metnin tek bir anlamı olamaz; her iplikle, her okurla anlam da çoğullaşır.
Söylemek istemediğim ya da söyleyemediklerimi, söylenmemişleri, yasaklıları, sessizce geçiştirilmişleri, etrafı çevrilmişleri yorumlamak gerekirdi.
Jacques Derrida

Yan Değiniler // Ludwig Wittgenstein

Kendine bak - kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi. Çünkü...