Tuesday, January 23, 2024

Kalbi Çürümüş Bir Uygarlık // Kemal Sayar

Kalbi Çürümüş Bir Uygarlık

...
Allah’a ve insanlığa karşı işlenen ağır bir suçla karşı karşıyayız. Bu suç, göğsünde bir yürek taşıyan her insanda ahlaki bir tiksinti hissi yaratıyor. Ama daha görünmez bir düzlemde, hem sergilediği vahşet hem de bunu gün ortasında ve herkesin önünde yapabilirliğin verdiği küstahlıkla insanlığın ortak vicdanını iptal etmek, insanları bir acı nihilizmine sürüklemek istiyor. Kötülüğün mutlak iktidarını kabullenip sineye çekmemiz isteniyor.
...
Batı hakkında toptancı yargılarda bulunmak istemem. Düşünce dünyasına büyük katkıları da olmuş bir uygarlıktan söz ediyoruz. Ancak Batılı resmi aklın içinde korkunç bir merhametsizliğin de gizli olduğunu seziyorum.
Kendisinden olmayana merhamet etmeyen, merhameti kendi sınırları içine hapseden ve hatta kendi sınırları içinde de belirli toplumsal kesimlere daha merhametli davranan bir tür narsisizm.
Kendi uygarlık dairesini, kendi yurttaşını, kendi demokrasisini, kendi özgürlüğünü titizlikle kollarken aynı değerleri başka toplumlarda gözetmeyen, bazen de gözetilmesine imkân vermeyen bir kibir. Rasyonel hesapların ülkü ve değerleri yalayıp yuttuğu, araçsal aklın putlaştırıldığı bir dünyanın kibri. Kalbi çürümüş bir uygarlığın kibri.
Bu kibir hepimize, tüketim alışkanlıklarımızdan hayal dünyamızın ele geçirilmesine kadar boyun eğdiriyor. Ignacio Ramonet’nin sözleriyle, “ABD (Batı diye de okunabilir, KS) pek çok alanda söz dağarcığını, kavramları ve anlamı kendi denetimine almış durumdadır. Onun yarattığı sorunları yine onun sunduğu sözcüklerle formüle etmemiz gerekmektedir.” Sömürgecinin orduları, zihinleri kolonize edemediğinde ölüm yağdırıyor. Biz ise “haz açlığı” içinde zihinlerimizi onun emrine açıyoruz. Her türlü büyülü sözleriyle, içecekleri, köfteleri, filmleri ve dizileriyle gönüllü olarak kendisine boyun eğdiğimiz “organize riyakârlık” karşısında hamasetten başka bir şey üretemiyoruz. İşe kendi zihin temizliğimizle başlayalım derim ben, önce kendi zihinlerimizi sömürüden arındıralım.
Kemal Sayar

No comments:

Post a Comment

Şizofren // John Katzenbach

Çünkü her bir küçük eşya, kendi içinde bir yolculuktu aslında. Şizofren, John Katzenbach