Kut, yalnız gecendedir- ama O'nunla dopdolu...
Kut, karanlık içinde beklediğin aydınlanmadır.
Kut, bazen, elini sürmeye bile cesaret edemediğin -sana korku bile veren birşey: 'Sen bunu, eline, alabilir misin?' -Sen ile O- olabilir mi?...
Kut aykırılığı duyumsanan uyumdur.
Kut aykırı uyumdur-
Kut, aslında büyük bir düzensizlik olması gerekende, birden, aniden, gördüğün düzendir - kendin de şaşarak bütün o gördüklerinin nasıl olup da öylesine bir düzen gösterebildiklerine...
Kut, göremediğin, gördüğünde de, şaştığın düzendir.
Kut, şaşırtıcı düzendir.
Kut, yavaşça bulutların altına inen güneştir:
-yavaşça gözünü aydınlatan...
'her damlasında güçlenen-
her damlasıyla, bulutların da üstünden,
seni, çağıran'...
Kut, anlamlı bulduğun, değer verdiğindir.
Kut, korunandır: korunması gereken - istediğin; korumadan edemeyeceğin...
Kut, aldırmazlık edemediğin;
önemsiz sayamayacağın; değerini gözardı edemeyeceğindir-
aldırdığın, önemsediğin, değerini bildiğin...
Kut, dünyanın dağınıklığını toparlayandır-
bölük-pörçüklük içinde, bütünlüğü kuran.
Kut toparlayan ve kurandır.
Kut, dünyanın tüm keşmekeşine karşın, bir an oluşuveren bir sessizlikle gelen dinginliktir.
Kut, boyuna dağıttığın
hep de toparlamak
zorunda olduğundur.
Kut, zaman zaman savsakladığın; ama, her savsakladığın zaman, önemini ve değerini hemen anımsadığın - kendisini sana hemen anımsatandır:-
Kut, ayıklayabildiğindir:
ağırlıksız, önemsiz ve değersiz yaşadıklarını
bir yana atabildiğinde,
geriye kalan...
Oruç Aruoba / Yakın

No comments:
Post a Comment