Yüzler, giysilere uyan birer maskeye dönüşmüştür. Bugün bu gelişmenin son evresini sıradan siyaset adamlarının televizyondaki kukla görüntülerinde izleyebiliriz.
Yapıt ne denli imgelem yüklü olursa biz de sanatçının görünenleri algılayışına o denli derinden katılırız.
Geçmişin tüm sanatı bugün siyasal bir sorun olarak karşımızdadır.
Uyumlu bir kaynaşma, unutulmaz karşıtlık, genişliğin ve güçlülüğün doruğu gibi terimler imgenin uyandırdığı duyguları, yaşanmış yaşantılar düzeyinden soğuk “sanat değerlendirmesi” düzeyine indirgiyor. Çatışma tümüyle ortadan kalkıyor. İnsan, değişmez “insanlık durumu”yla baş başa kalıyor; resim de harika yapılmış bir sanat nesnesi olup çıkıyor.
Görme, sözcüklerden önce gelir. Eklenen sözün imgeyi nasıl değiştirdiğini açıklayabilmek güç, ama değiştirdiği kuşkusuz. Artık imge sözü aydınlatıyor.

No comments:
Post a Comment