Saturday, August 17, 2024

and after all we are only ordinary man // ke

and after all we are only ordinary man
müziği açıyorum, yatağa uzanıyorum, anılarımı kurcalıyorum, oh mu yazsam, of mu yazsam bilemedim; çocukluğumun ilk anıları misket dünyasından, önce tek renk misketler vardı, alacalı alman misketleri ve yanardöner misketler katıldı kervana, dizilmiş olan misketleri vurmak için biraz daha büyükçe bir misket olurdu, arka bahçede kuyu oynardık, iki kişinin birer misketle oynayabileceği bir oyundur, kuyudan bir karış açılıp birbirinin misketini vurursun, elbette misket vurma becerisini kazanmak gerekiyor.. sokakta canlı bir misket borsası vardı..
misket dünyası bitti, pul dünyası başladı, pullar da sihirli nesnelerden olsa gerek, evden para çalardım, okulun karşısındaki incik-boncuk-oyuncak satan dükkandan pul alırdım, bir pul defterinden seçerdim, kendi defterlerim de (biri babamdan bana kalmıştı), o defter de sihirliydi..
alt katta oturan kuzenimin (dostluğumuz 40 yılı geçti) 20 kadar küçük arabası vardı, arada bir onlarla oynardık, bibip sakızından çıkan araba resimleri olurdu.. nasıl bir büyüye sahiplerse..
bisiklet ve commodore 64 alındığında sevinçten havalara uçmuştum, en son 2000 yılında bir HP bilgisayar alındığında da keyfim yerindeydi, şimdi son model bir araç alsam hissedemem o duyguları..
İlkokuldayken yücel diye bir sıra arkadaşım vardı, lorel hardicilik oynardık, ben lorel olurdum,o hardy, o kadar çok benziyordu ki ona oynarken mest olurdum..
durumumuz ortanın üstüydü ama tutumluluk esastı, muz arada bir girerdi eve, bu yüzden de kıymetli olurdu. bisküviler metal kutuların içinde kiloyla satılırdı.
basketbolu da çok severdim ergenken, nasıl bir kafa haliyse kışın bile cezbedebiliyordu bizi.. bizim sokakta bir pota vardı, doğurtmaca diye bir oyun oynardık, sırayla potaya atıyorsun, son sıradaki basket atarsa başa dönüyordu ve ben o son sıradan basket atmada iyiydim.. kolasına oynardık, günde 2 litre kola içtiğimi anımsıyorum..
derken kolej yılları, biz sınavla giren son devreydik, son modern devre, bizden sonra paralı hale geldi.. lisede teşekkür alanları bir sınıfa almayanları ayrı bir sınıfa yerleştirdiler, ortasonda pek sallamadığım için teşekkür alamamıştım, neyse, lisede gözümü hababam sınıfına açtım.. lisede tüm sınıfların aynı anda girdiği genel sınavlar olurdu, matematikte yüz alırdım, bonus varsa yüz üzerinden yüz on.. iyi hissettiriyor..
babamla amcam dedemin kurduğu nakliye şirketinin ortaklarıydı.. genelde resmi kurumların nakliyat işini ihaleyle üstlenirlerdi.. deposu da vardı, bir çocuğun ilgisini çekebilecek şeyler de gelirdi, mesela emlakbankın ağaçkakan kumbaraları vardı, bir kaç tane yürütüp eve getirmiştim.. anı makinesi orayı da anılara dönüştürmüş..
ilk gençliğime gelince, fırtına gibiydi, bir çekmece dolusu fotoğraf var.. bir düzine yakın arkadaşla sokaktaydık, eylem olduğunda alanlardaydık, ortak mekanımız olan barlardaydık.. ilk aşkımla 30 yıldır arkadaşız.. bit pazarından aldığım iki kadife ceketi on yıl kadar giydim..
iki dedemin yaşadıkları yerler, karadenizde bir köy ve yalovada ne çok anım var.. tatil yerlerine gitmek yerine buralara gitmeyi tercih ediyorum..

ailem, dostlarım, opium, klinikler, okullar, kitaplar, çizgi romanlar, çizgi filmler, muppet show, sinema, sevgililer, platonik aşklar ve olmazsa olmaz olan şarkılar, türküler.. 

ke

No comments:

Post a Comment

Mülksüzler // Ursula K. Le Guin

Mülksüzler // Ursula K. Le Guin Özgürlüğümüz dışında hiç bir şeyimiz yok. Size kendi özgürlüğünüzden başka verecek bir şeyimiz yok. Bireyler...