Sen parçalarını bir araya getirip kafanı toplarken, şehir alır başını başka bir yere gider, ayvayı yersin.
Tütünümü, anahtarımı aldım, evden tam çıkıyorum, bir şeyin eksik olduğunu, eksik olanın ruhum olduğunu fark ettim. Önemsemedim.
Hikayeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, ruhu eve sığmıyor.
Bu devirde herkes en azından iki kişiydi. Daha kalabalık olanları da görmüştüm.
Her şey benden önce olmuşsa, bana olacak bir yer, durum kalmıyor muydu? Dağıtmazsam, toparlayamazdım.
"Ayna," dedim, "seni bölük bölük bölerim."
"Denememeni tavsiye ederim" dedi, "bölünerek çoğalırım ve çoğaldıkça fazla suret veririm, hoşuna gitmez."
Bana psikolojik çözümleme yapıyordu. Kendimi görmekten ya da kendimi "yalnız biri" görmekten huzursuz olduğumu ima ediyor, şantaj yapıyordu. Fakat teknik olarak haklıydı. İti, iki yüz parça yapsam, alt açı, üst açı derken ortalık karışacaktı.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
İlhami Algör
No comments:
Post a Comment