Thursday, February 15, 2024

Politika // Baudrillard

"Politika kötülüğün yaşama geçirildiği yer olup, gerek bireysel gerekse ayrıcalıklılık, ahlaksızlık, yolsuzluk, kötülük biçimlerinin yönetimini üstlenmiş bir alandır."

Baudrillard

Ralph Waldo Emerson

 

Sık sık ve çok gülmek;
zeki insanların saygısını kazanmak
ve de çocukların sevgisini;
dürüst eleştirmenlerin takdirini kazanmak
sahte dostların ihanetine dayanmak;
güzelliği takdir etmek,
başkalarındaki en iyiyi bulmak,
dünyayı bir parça daha iyi terketmek,
ister sağlıklı bir çocukla ya da bir parça bahçeyle
isterse bir sosyal koşulu iyileştirerek;
siz yaşadığınız için
tek bir canlının bile daha kolay nefes aldığını bilmek,
işte budur başarmak.
Ralph Waldo Emerson

Edward O. Wilson

Şimdi ben de kendi kör inancımı itiraf edeceğim. Eğer ister­sek, yeryüzü yirmi ikinci yüzyılda insanlar için kalıcı bir cen­nete ya da böyle olma yolunda ciddi temeller atmış bir yere dönüşebilir. Bu yolda ilerlerken kendimize ve canlılar dünya­sının geri kalanına zarar vermeye hiç şüphesiz bir süre daha devam edeceğiz, ama sadece birbirimize karşı nazik olma ah­lakını geliştirirsek, aklımızı hiç ödün vermeksizin kullanırsak ve gerçekte ne olduğumuzu kabul edersek hayallerimiz bir gün bir daha yok olmamak üzere gerçek olacaktır.

Edward O. Wilson
Yeryüzünün Sosyal Fethi

Kendi acil ihtiyaçlarımız için gezegeni tahrip etmeye devam mı edeceğiz yoksa gelecek kuşakların iyiliği için kitlesel yok oluşu durdurmanın bir yolunu mu bulacağız?
Edward O. Wilson
Yarım-Dünya

"Sanat, bize gerçeği gösteren bir yalandır."
Edward O. Wilson
İnsan Varlığının Anlamı
Tüm ifadeler

Cesur Yeni Dünya // Aldous Huxley

Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur.

Aldous Huxley
Cesur Yeni Dünya

Ateşpare 2 // Ceren Melek

"Kibir, zekâdan daha tehlikeli bir silahtı çünkü namluyu karşısındakine değil, kendine doğrulturdu. Sahibi farkında bile varamadan, en doruk anını yaşarken öldürürdü sahibini."

Ceren Melek, Ateşpare 2

İnsanın Anlam Arayışı // Viktor E. Frankl

İnsan hayatından anlamı çekip çıkaran durumlara sadece ıstırap değil, aynı zamanda ölümler de dahildir. Varoluşumuzun geçiciliği onu hiçbir şekilde anlamsız kılmaz ama sorumluluk getirir çünkü her şey bizim tamamen geçici olan olasılıkları fark etmemiz ve hayata geçirmemize bağlıdır.

Viktor E. Frankl
İnsanın Anlam Arayışı

Aylak Adam // Yusuf Atılgan

''Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır.''

Yusuf Atılgan
Aylak Adam

Doktor March'ın Dört Oğlu // Brigitte Aubert

Kimse ile konuşamıyorum. Bu da normal çünkü ben kimse değilim. Hiç Kimsenin Anıları, matrak bir başlık olur.

Birileri ölümle ve ölüme ait şeylerle oynuyor, deliliği içinde her türlü insanca yüzünü yitirmiş olan biri.

Küçükken, kendi kendime hep, bir gün birtakım insanların (polis, hastane, itfaiyedekiler) karşısına çıkacak olursam, sevdiğim insanı kurtarmak için (daha çabuk bitsin, sevdiğime daha çabuk kavuşayım diye) elimden geleni yapacağımı, işyerlerinde çadır kuracağımı, bağıracağımı, onlar anlayana kadar savaşacağımı anlatır dururdum, oysa şimdi kendimi kurtarmalıyım ve hiçbir şey yapmıyorum.
Brigitte Aubert
Doktor March'ın Dört Oğlu

Andrey Platonov

Gerçeklik yüzünü güldürmediği için, sevinci gözlerini yumduğunda hissedip hayal ettiklerinden devşiriyordu.

Andrey Platonov

Seçme İkilemi // Renata Salecl

Kapitalizm köleyi özgürlüğüne kavuşturur ve tüketici haline getirir ama sınırsız tüketimin ucunda tüketicinin kendi kendini tüketmesi vardır.

Utanç kendimizden beklediklerimizi asla tam olarak karşılayamayacağımızı anımsatan bir duygudur.

Seçimin aslında kişinin rasyonelliği ile pek ilgisi yoktur. İnsanın seçimlerle başa çıkma şekli çoğu zaman daha derindeki psikolojik yapısını yansıtır.

Kendinizle ilgili her şey seçmeli olduğunda biz kim oluyoruz?
Renata Salecl
Seçme İkilemi

Wednesday, February 14, 2024

Edmund Husserl

Öte yandan da insanlığa ve dünyaya karşı sorumlu olduğumuz düşünülmeli, unutulmamalıdır. Zamanımız yüzünden ebediliği feda edemeyiz. Bizim sıkıntımızı hafifletmek için, bizden sonrakilere sıkıntı üstüne sıkıntıyı, sökülüp atılmayacak kötülükleri miras olarak bırakamayız...

Hayatın bütün temel yönlerinde, hayatın tavır takınılması olası bütün temel biçimlerinde, her yönde, olabildiğince "deneyimli" ve "bilge" olmak, bu yüzden de olabildiğince "bilgeliği seven" bir kişi olmak. İde olarak, sözcüğün en temel anlamı bakımından, çaba gösteren herkes zorunlu olarak "filozof"tur.
Edmund Husserl

Tuesday, February 13, 2024

Kusursuz Dengeler Dünyası // ke

kusursuz dengeler dünyası

(yankılanır dipsiz kuyuda)
dünya verecektir
ona verdiğimizi
almasını da bilir
ondan aldığımızı
biz bu dünyaya
değer verebiliriz
bazen de anlam
almaya gelince
öğrendik iyice
kanını emmeyi
ke

Özgürlüğün Görgüsü 2 // Gary Snyder

Hiçbir şeyinizin olmaması için, hiçbir şeyiniz olmalı.

Bir Tibet deyişinde dendiği gibi: Boşluğun tecrübesi şefkati açığa çıkarır.
Yaban yerler geçici olarak azalıyor olabilir ama yabanıllık asla yok olup gitmeyecektir. Bir yabanıllık hayaleti tüm gezegenin üzerinde: özgün bitki örtüsünün milyonlarca mini minnacık tohumu bir Kuzey Kutbu kırlangıcının ayağındaki çamurda, kuru çöl kumlarında ya da rüzgarda saklı.
Gerçekten bir hayvan olduğunuza inanıyor musunuz? Şimdi okullarda bize bu öğretiliyor. Bu muhteşem bir bilgi: hayatım boyunca bu bilginin tadını çıkardım ve incelenip test edilecek bir şey olarak tekrar tekrar bu konuya dönüyorum. (...) Oysa çocukluklarından beri bu bilgiyi duyanların çoğu bunun tam olarak ne demeye geldiğini pek de içselleştiremiyor, muhtemelen kendilerini insanî olmayan dünyaya uzak hissediyor ve hayvan olduklarından emin olamıyor. Hayvandan daha üstün bir şey olduklarını hissetmek istiyor olabilirler. Bu gayet anlaşılır bir şey; diğer hayvanlar da "sadece hayvan" olmadıklarını hissetmeye ihtiyaç duyuyor olabilir. Ancak farklılıklarımızın altını çizmeden önce müşterek biyolojik varlığımızda paylaştığımız ortak zeminin üzerine düşünmeliyiz.
Özgürlüğün Görgüsü
Gary Snyder

Jokers


 

Kaos'un Kutsal Kitabı // Albert Caraco

Toplum bir hiçtir, bir biçimdir, içeriği yitik kitleden ibarettir, spermatik uyurgezerlerin dalaşıdır toplum, son derece aşağılık bir şeydir, filozofu hiç ilgilendirmez. Tarih büyük adamların eseridir, seçkinlerin boy ölçüştüğü kapalı alandır, yığınlar gösteriye kabul edilir, yıkıma sürüklendiklerinde ise ölülerine sineklerden daha fazla değer verilmez.

Bizler artık bir sistemin kurbanlarıyız, çıkarlarımız konusunda bizi aldatıyor ve kendi çıkarlarına kurban ederken onların bizim de çıkarımız olduğuna ikna ediyor bizi. Böylece hepimiz iyi bir şey yaptığımızı sanıyoruz ve birbirimizle yarışırcasına kanıyoruz, ödülümüz delilik, içinde yaşadığımız atmosfer aptallık, bu atmosferde birinci görevimiz cahillik sanki böylelikle yalan ile hesabın eli kolu serbest kalacak.

Ölüme doğru gidiyoruz, tıpkı okun hedefe doğru gitmesi gibi, asla ıskalamayacağımız da kesin...
Çaresizlik bir gerçektir...
Paramparçayız ve bir sentez tasarlamak bile elimizden gelmiyor, kendimizi tahayyül edemiyoruz, kendi sorumluluğumuzu üstlenemiyoruz, kendimizden kaçarak, kendimizi arıyoruz.
Benim bu dünyada duyduğum nefret, içimdeki hislerin en iyisidir.
Ölüm, tek kelimeyle, her şeyin anlamıdır, insan ölüm karşı­sında sıradan bir şeydir yalnızca.
Umut ettiğimiz için ölüyoruz, inandığımız için ölüyoruz, aldatılan ve kendi kendilerini aldatan in­sanların nasibine düşen budur.
Benim ahlaksız olduğum söylenecek, çünkü ben değerler eksenini sarsıyorum ve işaretlerin sırasını değiştiriyorum.
Her yoksul, bir başka yoksul doğurarak sefalete rehin verdiği andan itibaren suçlu olur.
Düşünüp taşınmadan sürekli binalar inşa ediyoruz. Dünya bir süre sonra yalnızca bir şantiye olacak.
İnsanlar toprağa sahip olmak için savaşıyorlardı, yarın suya sahip olmak için birbirlerini gırtlaklayacaklar.
Giderek daha zekice imkânlara sahip olurken giderek daha aptallaşıyoruz.
Daha ne kadar aldatabiliriz kendimizi?
Aslında, biz bir yığın yalnızız...
Kaos'un Kutsal Kitabı
Albert Caraco

i am not ok // ke

i am not ok

buyrun, nefret etmek istemiyorum, buyrun buyrun, başka, acı çekmek istemiyorum, başka, onunla beraber olmak istiyorum, başka, kafam güzel olsun, başka, başka bir şey istemiyorum, ruhun ihtiyaçları cüzidir,
ama i want all of it, not just some of it, bir saniye lütfen, hesaplarınıza bakalım, üzgünüz hesaplarınıza bloke koyulmuş, kim koymuş, faysal finans, sebep, faiz yiyormuşsunuz, bir de arada bir cocacola alıyormuşsunuz, valla para işlerine ben bakmıyorum, kardeşim bakıyor, dedim ona altına yatır diye, efendim altın da haram, ne bok yiyeceğiz, gümüş mü alacağız, bok dediniz, bu da günah, siz herhalde sonsuza kadar cehennemde yanmak istiyorsunuz, oluyor mu öyle, yanılabiliyor mu sonsuza kadar, yanılabilirsiniz, sonsuza kadar, hizmette sınır yoktur..
I want all of it -
All of it, all of it
Not just some of it
All of it
All of it

Postmodern Durum // Jean François Lyotard

Bilginin, özerk insan topluluğu demek olan pratik öznenin hedeflediği amaçlara hizmet etmekten başka nihai bir meşruiyeti yoktur.

Bilim kendi oyununu oynar, diğer dil oyunlarını meşrulaştıramaz.

İnsana yapılacak en büyük kötülük, onu bir umudun içine hapsetmektir.

Dil oyunları üstüne üç gözlemde bulunmakta yarar var. Birincisi, kuralları kendi başlarına onların meşruiyetleri demek olmayıp oyuncular arasında açık veya zımni bir sözleşmenin konusunu teşkil ediyorlar (tabii bu, oyuncular tarafından uyduruldukları anlamına gelmiyor). İkincisi, kural olmazsa oyun da olmuyor, bir kuralda yapılan en küçük değişiklik bile oyunun tüm mahiyetini değiştiriyor ve kurallara uymayan bir "hamle" ya da bir söylem, onların belirlediği oyuna ait olamıyor. Üçüncü gözlem de söz arasında anılmış oldu: Her söylem bir oyunda yapılan bir "hamle" olmak zorunda.

O zaman postmodern nedir? Şüphesiz modernin bir parçasıdır. Devralınan tek şey dünse, şüphe edilmelidir.
Cezanne'ın meydan okuduğu uzam hangisidir? Empresyonistlerin.
Picasso ve Braque hangi nesneye saldırdılar? Cazanne'ın nesnesine.
Duchamps 1912'de hangi savdan ayrıldı? Kübist bile olsa resim yapılmalı savından.
Korkunç bir hızlanma içerisinde, kuşaklar kendilerini çökertmektedirler. Bir yapıt postmodernse modern olabilir. Böyle anlaşılan postmodernizm amacında modernizm değildir oluşumunda modernizmdir ve bu oluşum durumu süreklidir.

Bilim adamı anlatısal önermelerin geçerliliğini sorgular ve bunların hiçbir zaman tartışma ve kanıtlamaya bağlı olmadığı sonucuna varır. Bunları farklı bir zihniyete ait olarak sınıflar: yaban, ilkel, gelişmemiş, gerici, yabancılaşmış, farklı görüşlerden ibaret, adetler, otorite, önyargı, cehalet, ideoloji. Anlatılar, masallar, mitler, efsaneler olarak yalnızca kadınlar ve çocuklar için uygundur. En iyisi bu karanlıkçılığı (obscurantism) medenileştirmek, eğitmek ve geliştirmek için ışık tutmaktır.

Tekno-bilim hastalıkla mücadele etme aracı değil onu yayma aracı haline geldi. Biz artık bu gelişmeye eskiden olduğu gibi ilerleme diyemeyiz. Bu gelişme artık kendi başına var oluyor gibi görünen, bağımsız bir güç tarafından yönlendirilen ya da önünegeçilemez bir durum haline geldi. İnsanın ihtiyacından kaynaklanan bir durumdan kaynaklanmıyor artık. Aksine, insan toplulukları bu gelişme yüzünden çarpık bir hale geldi.

Bilgi edinme olayının, zihnin, hatta kişilik oluşumunun ay­rılmaz parçası olduğunu ileri süren eski ilke gittikçe gündem­den düşüyor ve daha da düşecek. Bilginin tedarikçileriyle kullanıcılarının bilgiyle ilişkisi, ticari metaların üreticileriyle tüke­ticilerinin onlarla ilişkisinde görülen aynı biçime, yani piyasa değeri biçimine, bürünmeye doğru gidiyor ve daha da gidecek. Başka deyişle bilgi de artık satılmak için üretimde değerlendirilmek için kullanılıyor: Yani her iki du­rumda da mübadele için ... Ve gittikçe daha çok böyle olacak. Başka deyişle, kendisi için bir amaç olmaktan çıkıyor, "kulla­nım değerini" yitiriyor.

Postmodern Durum
Jean François Lyotard



Fenomenoloji // Jean François Lyotard

İnsan bilimlerinde gerçek anlamıyla açıklama, anlatmaktır, anlamayı sağlamaktır.

Benim tarihimi tanımlamak isteyen psikoloğu başarısızlık bekler, zira bu tarih özü itibariyle tamamlanmamış, yani tanımla­namazdır; ben bir obje değil bir proje’yimdir; sadece oldu­ğum şey değil aynı zamanda olacağım şey, olmuş ve olacak olmak istediğim şey’imdir de.

Fenomenoloji özellikle insan bilimleriyle ilişkili olarak çabamıza konu olacaktır. Bu bir rastlantı değildir. Fenomenoloji her türlü bilimsel “temalaştırma”dan önce gelen ve onu geçerli kılan dolaysız veriyi araştırırken, bu verinin bilincinin temel üslûbunu ya da özünü açığa çıkarır ki, bu yönelişselliktir (irıtentionalite). (Örneğin, Condillac’taki gibi) dış dünyayı “sindiren”, en azından “mideye indiren” geleneksel bilincin yerine, “oraya doğru patlayan” (Sartre) bir bilinç, yani özetle dış dünyayla ilişki değilse bir hiç olan bir bilinç koyar.
Benliğimizin bilincine zamandan geçerek varırız. Kendimizi her zaman, ebediyen tek seyircisi olacağımız o aynı çözülemez ve apaçık varlık olarak hissederiz. Fakat bu duygunun istikrarını sağlayan izlenimleri [herhangi bir yol­dan] dile, hatta akla getirmemiz imkânsızdır.
Dünyanın zamansal ufku, geçmişine ve geleceğine, bilinenlere ve bilinmeyenlere, dolayımsızca yaşayanlara ve yaşamdan yoksun olanlara doğru, iki yönde sonsuzdur. [Nihayet, bu dünya sadece şeyler dünyası değil], aynı dolayımsızlık uyarınca değerler dünyası, mal-mülk dünyası, pratik dünyadır da.

Ötekinin ötekiliği şeyin basit aşkınlığından ayrılır, şu anlamda ki, öteki kendisi için bir ben'dir ve birliği de benim algımda değil kendi içindedir; başka deyişle, öteki varolmak için hiçbir şeye ihtiyacı olmayan bir saf ben'dir, mutlak bir varoluş ve kendisi için radikal bir çıkış noktasıdır, tıpkı benim kendim için olduğum gibi...
Fenomenoloji
Jean François Lyotard

Sunday, February 4, 2024

Homo sapiens Sapiens // Hubert Reeves

Canlıların varolma hakkı tartışılamaz ve hiçbir canlının varoluşunu haklı göstermesine de ihtiyaç yoktur. "Zararlı türler" ve "zararlı otlar" sözleri, bitkilerin ve hayvanların bize hizmet etmek için varolduğunu ve üzerlerinde hiçbir sınır tanımayan bir hakka sahip olduğumuzu savunan, yüzyıllar öncesinden gelen bir önyargının yansımasıdır. Bu ifadeler benmerkezciliğimizin, (ya da insanmerkezciliğin) cahilliğimizin ve dar görüşlülüğümüzün doğrudan ifadesinden başka bir şey değildir. Gerçekte, başka birçokları arasında bir türüz biz de, o kadar. Bu arada, yok olmalarından bütünüyle sorumlu olduğumuz, sayıları gittikçe artan, yeryüzünden silinmiş türlere bakacak olursak, doğanın dengesine ve yaşam çeşitliliğinin korunmasına zararlı tür nitelemesini, diğer tüm türlerden daha çok hak eden biz oluruz herhalde.

Doğayla savaş halindeyiz.
Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz.
Hubert Reeves

Pozitif Düşünmek // ke

en iyisi pozitif düşünmek değildir, bu bir saçmalıktır, en iyisi gerçekçi düşünmektir.

ke

Özgürlüğün Görgüsü // Gary Snyder

Tamahkâr olmamaya ya da başkalarını sömürmemeye çalışmalı. Mevcut haliyle dünyada yeterince acı var zaten.

Acı verici ve tehlike dolu tecrübeler genelde bunların içinden sağ salim çıkan insanları dönüştürür.

Yaban sadece "dünyanın korunması" değildir, o bizzat dünyanın kendisidir. Doğu ve Batı medeniyetleri uzun süredir vahşi doğayla kafa kafaya zıt gidiyor ve bugün gelişmiş uluslar sadece tek tek yaratıkları değil yeryüzünün tüm türlerini, tüm işleyişlerini yok edecek akılsız bir güce sahip. Bizim yabanla birlikte dört dörtlük ve yaratıcı bir biçimde yaşayabilecek bir medeniyete ihtiyacımız var...

Aslına bakarsanız sadeliğe, yerinde bir cüretkârlığa, iyi bir mizaha, şükrana, cömertçe çalışmaya ve oynamaya ve bolca yürümeye adanmış bir yaşam bizi hakiki varlık dünyasına ve onun bütünlüğüne yaklaştırır...

Etik bir yaşam dikkat, nezaket ve üslup sahibi bir yaşamdır...

Zihnin derinlikleri, bilinçaltı, bizim içsel yaban alanlarımızdır ve tam da şu anda orada bir vaşak dolaşmakta. Kişisel tinlerin kişisel vaşaklarından söz etmiyorum, rüyadan rüyaya dolanan vaşaktan söz ediyorum. Bilinçli olarak gündemini planlayan ego çok ufak bir alanı işgal ediyor, kapının hemen yanıbaşında ufacık bir kulübesi var ve orada durmuş neyin girip çıktığını takip ediyor (bazen de yayılma yanlısı entrikalar hazırlanıyor) ve geri kalan her şey kendi başının çaresine bakıyor. Beden, tabiri caizse, zihnin içindedir. Her ikisi de yabanidir.

Bazı insanlar büyük idraklere ancak elde avuçta hiçbir şeyleri kalmadıktan sonra varmışlardır.

Gary Snyder
Özgürlüğün Görgüsü

Yolda // Jack Kerouac

Günün birinde, her şeyin aslında ne denli gülünç olduğunu keşfettiğimizde hepimiz kahkahalar atarak yerlerde yuvarlanacağız ve o gün gelene kadar benim pek sevdiğim acıklı bir ciddiyet olacak buralarda.

Jack Kerouac
Yolda

İnsan // ke

insan olma sanatından, insan kalma sanatına, biri bir zanaat geliştirse, o da çok dua alır..

ke

Umut İlkesi // Ernst Bloch

Bilinçli insan en zor doyurulan hayvandır; -arzularının tatmini bakımından- kestirmeden değil dolaylı yollardan giden hayvandır o.

Umut İlkesi
Ernst Bloch

Etik // Alain Badiou

Kötü, İyi'nin kendisinden türediği şeydir, tersi doğru olamaz.

Ahlaki Yasa bana görevimin ne olduğunu söylemez, sadece görevimi yerine getirmem gerektiğini söyler.

Alain Badiou
Etik

Yeni Paradigmalar Işığında Sol / Birikim // Işık Ergüden


...
İktisadın hegemonyasına son verecek, felsefeye, sanata, etiğe, ahlaka, politikaya (yani insanın simge ve topluluk yaratıcı yönlerine) yeniden anlam kazandıracak bir eylem, belki öncelikle çok basit şeylerden yola çıkmak durumunda kalacaktır: İnsan, yaşamı üretmekten ve tüketmekten ibaret değildir (dolayısıyla üretimdeki ya da tüketimdeki “eşitlik”, “adalet” gibi kavramlardan yola çıkarak bu sistemle hesaplaşılamaz); bu alanların başatlığına, bireysel kimliklerin üretim ve tüketim alanından yola çıkarak belirlenmesine, “ihtiyaçların sonsuzluğu” anlayışına karşı durmak; daha minimal, doğayla, çevreyle, insanla dengeli hayatları savunmak, yaratma hakkını savunmak… Sonra, sistemle “yetişkinlik ideolojisi”yle bağları koparmak… Çalışmamak, tüketmemek, mülkiyet sahibi olmamak, televizyon seyretmemek, gazete okumamak, devletle ve sistemle ilişkileri koparmak, kısacası “oyun”u ve “kurallarını” hiçe saymak; hayatı ve anlamını düşünmek, evrenin sonsuzluğunu ve insanın sınırlılığını düşünmek, başkalarını düşünmek, doğanın sesini dinlemek, hayvanları ve bitkileri seyretmek, doğanın döngüsünü, sesi ve sessizliği anlamak, kaosu ve düzeni… Ve topluluğu, “ortak hiçbir şeyi olmayan” bu insanlarla, evrenin, hayatın ve ölümün bilgisine sahip bu insanlarla, kamusal, yüzyüze iletişim alanında, isyanın alanında yeniden kurmak, politikayı tüm bu bilgi üzerinden yeniden inşa etmek… Sözün ve eylemin sınırında bir “altın vuruş”; yeniden doğmak için, insan olarak, tek olarak, toplumsuz, topluluk olarak…

 Işık Ergüden / Yeni Paradigmalar Işığında Sol / Birikim

Jim Jarmush

“Hiçbir şey orijinal değildir. Hayalgücünüzü gazlayan, sizi ilhamla titreştiren heryerden çalın. Eski filmlerden, yeni filmlerden, müzikten, kitaplardan, resimlerden, fotoğraflardan, şiirlerden, rüyalardan, rastgele sohbetlerden, mimariden, köprülerden, tabelalardan, ağaçlardan, bulutlardan, sulak havzalardan, ışık ve gölgelerden beslenin. Sadece ve sadece ruhunuza seslenen şeyleri malzeme alın. Bunu yaparsanız işiniz (ve hırsızlığınız) özgün olur. Özgünlük paha biçilmez, orijinallik safsatadır. Bunları yaptıktan sonra da hırsızlığınızı saklamakla uğraşmayın, tam tersine değerini bilin. Jan-Luc Godard’ın “Nerden aldığınız değil, nereye götürdüğünüz önemlidir.” sözünü hep aklınızda tutun.”

Jim Jarmush—

Çile Jacques // Derrida




Giz vardır: Ondan her zaman söz edilebilir, ancak bu onu bozmaya yetmez. Sonsuza kadar ondan söz edilebilir.

Giz vardır. Ancak kendini gizlemez.
Saklı olanla, karanlıkla, gecesel olanla, görünmezle, gizlenebilirle, hatta genel olarak tezahür olmamışla heterojendir; örtüsü açılabilir bir şey değildir.
Dostluğa ya da nezakete ilişkin bir davranış, yalnızca bir ritüel kuralının yerine getirilmesinden ibaretse, bu ne dostane ne de nazik bir davranış olacaktır.
Çile
Jacques Derrida

Dinin Geleceği // Richard Rorty / Gianni Vattimo

Bugün artık Tanrı'yı, tarihin hareketsiz temeli olarak düşünemeyiz, çünkü böylesi bir Tanrı hakikati artık, bilginin amaçları arasında değildir: Hakikat arayışının yerine, dayanışmanın, iyilikseverliğin ve ironinin peşinde koşuyoruz.
Kültür artık bir soyaçekim varsayımından kaynaklanmıyor; kültür, kuşaktan kuşağa geçen bir idealin yerini alarak, varoluşsal bir özyaratımla sonuçlanan, her dem yeni bir kendini-betimleme işleminden kaynaklanıyor.
Dinin Geleceği
Richard Rorty / Gianni Vattimo

Nasıl Düşünürüz? // John Dewey

Açlık, sahip olmak için değil, olmak için.

Klişeleşmiş ifadeleri, anlamsız terimleri ve bilindik önermeleri yinelemek, kişiye bir şeyi biliyor olma kibri verir ve zihni yeni fikirlere karşı kapatır.

Çatışma, düşüncenin at sineğidir. Bizi gözlem ve hafızaya sevk eder. Buluşu teşvik eder. Bizi koyun benzeri bir edilgenlikten kurtarır ve bizi fark etmeye ve tasarlamaya sevk eder.
Düşünce tarihine bir göz atılacak olursa insanların doğru kavrayışa ulaşmadan önce neredeyse bütün hatalı inançları benimsedikleri görülmektedir.
Zihni yeni düşüncelere kapatmanın ana nedenlerinden biri mental tembelliktir. En az direnç ve sorunla karşılaştığımız yol, zihnimizin daha önce yürüdüğü yoldur. Eski inançları değiştirmek, yeni bir yol açmak çok zahmetli bir iştir, emek ve çaba ister.
Nasıl ki hiç kimse bir başkasına nasıl nefes alması gerektiğini veya kanını nasıl pompalaması gerektiğini kesinkes söyleyemezse, nasıl düşünmesi gerektiğini de söyleyemez. Yine de insanların düşünme yollarından birçoğu anlatılabilir ve genel özellikleriyle betimlenebilir...
Bir düşünceyi öylesine kanıksarız ki sözcüğün tam anlamıyla onu "evcil" fikrimiz olarak görür ve savunmak adına zihnimizi ve kulaklarımızı başka her şeye kapatırız.
Nasıl Düşünürüz?
John Dewey

Olumsallık - İroni ve Dayanışma // Richard Rorty

Dünya konuşmuyor. Sadece biz yaparız. Dünya, kendimizi bir kez bir dille programladığımızda, inançlara sahip olmamıza neden olabilir.

Ama konuşmamız için bir dil öneremez. Bunu sadece diğer insanlar yapabilir.
Olumsallık, İroni ve Dayanışma
Richard Rorty

Kusursuz Dengeler Dünyası // ke

kusursuz dengeler dünyası

(yankılanır dipsiz kuyuda)

dünya verecektir
ona verdiğimizi
almasını da bilir
ondan aldığımızı
biz bu dünyaya
değer verebiliriz
bazen de anlam
almaya gelince
öğrendik iyice
kanını emmeyi
ke

Yan Değiniler // Ludwig Wittgenstein

Kendine bak - kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi. Çünkü...