Deleuze & Guattari, Philip Goodchild
İçtenlik, katıksız metafızik varsayımdır. Sadece mizah, kılık değiştirme, yerinden etme ve tutku dostluğu korur. Arzu, hem benliğe hem de ötekine yönelik tersine çevirme, gülme, ağzına geleni söyleme, bağışlama, dönüştürme ve ifade etme yeteneğidir.
Dili bir çılgınlık durumuna, bir patlama durumuna yerleştirmeye ne dersiniz?" diye kekeledi Deleuze. "Arzuyu çeşitli alanlara sokmanın tek yolu bu."
Düşünceler tinin genleridir.
Alışkanlık, sadece bir yansız beklenti değil, aynı zamanda yinelenme yoluyla geleceği belirlemeye girişen bir dinamizmdir de (Deleuze)
Doğa, özü gereği, olumsaldır, aşırıya kaçar ve gizemlidir... Doğa tümüyle mucizedir. Hiçbir yasayı tanımaz; farklı olanı getirmesi dışında, aynı şey asla geri gelmez" (Deleuze)
Mutlakların çokluğu kişiyi dört tercihle baş başa bırakır:
Diğerlerini dışarıda bırakarak, bir mutlağa bağlılık sözü vermek; mutlağın tüm belirtilerini reddetmek; mutlakları daha yüksek bir birlik içinde sentezlemeye çalışmak; mutlakların kurulduğu süreçleri araştırmak.
İnsan doğası, uslamlamasını yöneten kurallardan ve bu uslamlamayı harekete geçirici tutkulardan oluşur. Her özne, özgül bir inançlar ve beklentiler kümesi olarak bu yapıdan üretilecektir. Aslında insan doğasına dair bilgi tümüyle pratiktir: Tutkuları yönetme ya da yönlendirme ile ilgili bir ahlaktır. Felsefe, kim olduğumuza değil, ne yaptığımıza ilişkin kuramdır. (Deleuze)
Deleuze ve Guattari, çokluğu, yaratımı ve arzuyu toplum içinde mevcut kılmayı amaçlar.
Çokluk, yaratım ve arzu, Deleuze ve Guattari için toplumsal bilinçdışının başlıca öğeleridir: Bu öğeler; "yersizyurtsuzlaşma" (yabancı alanlarda gezinmek), "yoğunluk" (canlılık ve dirimsellik), " m a k i n e" (bileşenlerin oluşturduğu üretken toplanış), "tutarlılık" (bir arada durma), "tekillik" (biricik ve dikkate değer ya da bir sürecin sınırı), "edimsellik" (somut mevcudiyet), "virtüellik" (kendi başına algılanamaz olan gerçek potansiyel) ve "içkinlik" (yan yana mevcudiyet, etkilenme yeteneği) gibi kavramlara dayanarak anlaşılır. Üç ana kavram, birbirinden ayrılamaz ve sadece sezgisel olarak bir arada kavranabilir.
Hiç kimse felsefeyi, tarihsel bir gelenek içindeki eski kavramları
parlatmak, korumak ya da saflaştırmak için geçmişten gelen bir armağan olarak kabul edemez. Yalnızca şimdiye karşı kullanılarak özgül bir sezgi kazandırıldığında eski kavramlar, bir kez daha yaşama dönebilirler.
No comments:
Post a Comment