Söylevin gücü ile ruhun mizacı arasındaki ilişki, ilaçların karakteriyle vücutların doğası arasındaki ilişkinin aynısıdır. Nasıl ki bazı ilaçlar vücuttan, her biri kendininkini olmak üzere, bazı sıvıları boşaltırsa ve kimileri hastalığa, kimileri ise hayata son verirse; aynı şekilde bazı söylevler acı, bazıları ise sevinç verir; kimileri dinleyicileri korkutur, kimileri yüreklendirir; kimileri de kötüye ikna ederek ruhu uyuşturur ve büyüler.
Varoluşlarını doğruladığımız ve dilde ayırt ettiğimiz çok sayıda güzel şey, çok sayıda iyi şey, her türden çok sayıda başka şey vardır.
Eros ve logos bahşedilmiş insan anımsamaya muktedirdir -yani insana özgü bir biçimde ilahi şölene yeniden katılır.
Ancak, yazmanın yakışık alıp almadığını, hangi koşullarda bunun yapılmasının iyi, hangi koşullarda uygunsuz olduğunu tamı tamına bilmek... Geriye bu soru kalıyor, değil mi?" Yazmak yakışık alır mı? Yazar saygıdeğer bir kişi midir? Yazmak hoş kaçar mı? Yazmalı mı?
Platon'un Eczanesi // Jacques Derrida
(Derrida'ya göre okuma da bir yazmadır; okur metne kendi ipliğini katmadan onu bir anlamda dokumadan okuyamaz. Bu yüzden bir metnin tek bir anlamı olamaz; her iplikle, her okurla anlam da çoğullaşır.)
No comments:
Post a Comment