Tınılar, tonlar, dudak kıvrımları, burun delikleri, gözleri kısmalar, faltaşı gibi açmalar, beden dili, jestler, mimikler, tanrı vergileri, anlamlı suskunluklar.. Elimizde netice olarak yanılgılar kalması da uzak bir ihtimal olmayabilir ama Husserl'ın düşüncesini benimseme taraftarıyım, psikoloji, diyordu, ruh söz konusu olduğunda objektif bir bilim halini alamaz.. Ve şunu ekliyordu: İdeye göre çabalayan her insan, kelimenin en temel anlamıyla zorunlu olarak "filozof"dur.
ke
-- -- -- -- -- -- -- --
Her bilinç, kendine özgü bir niyet geliştirir. Ve bu niyet, o bilincin neyi algılayıp, nasıl anlamlandıracağını etkiler.
Bilinç kendi başına bir şey değildir, bilinç bir şeyin bilincidir.
Dünyanın akışını hesaplamak, onu anlamak demek değildir.
Bilimden kaynaklanan sıkıntıyı, ancak bilim tam olarak aşabilir.
Filozof için ortak tinin keşfi, tıpkı doğanın keşfi kadar önemlidir.
Felsefe yapmalıydım. Aksi takdirde bu dünyada yaşayamazdım.
Derinlik bilgeliğin işidir, kavramsal açıklık ve duruluk kesin teorinin işi.
Kant, felsefenin değil, yalnızca felsefe yapmanın öğrenilebileceğini söylemeyi severmiş.
Şimdi biraz daha derinlere götürüldük. derinlerde karanlıklar, karanlıklarda da sorunlar olur.
Bilgi yalnız insanın bilgisidir, insan zihninin formlarına bağlıdır; şeylerin kendi doğasına, şeylerin kendisine ise ulaşamaz.
Bilinç, denizin içinde taşıdığı maddeleri bıraktığı boş bir kumsal gibi, istenilen her şeyin kendisine bırakıldığı bir yer, istenilen şeyin doldurulabileceği bir kap değildir.
Doğal tavır almanın genel savı; benim de içinde yaşadığım dünyanın, benim dışımda, benim ona ilişkin söylediklerimden bağımsız bir gerçeklik olarak varolduğudur.
Belirsizliğin, bir o yana bir bu yana gidip gelen kuşkunun işkencesini yeterince tattım. Bir iç dinginliğine ulaşmak zorundayım.
Edmund Husserl
No comments:
Post a Comment