Horkheimer ve Adorno'nun işaret ettiği gibi uygarlık tarihi, bir vazgeçişler tarihidir. insan harcadığı şeyden daha azını elde ediyor. bu, teknokültürün düzenbazlığı ve evcilleştirmenin gizli esasıdır: benliğin, toplumun ve yeryüzünün artan yoksullaşması. bütün bunlar olup biterken modern özneler, bundan daha fazla modernite vaadinin, kendilerine ızdırap veren yaralara her nasılsa çare olacağını ümit ediyorlar.
Çabamız, amansızca, şiddetle üzerimize saldıran verili gerçekleri kabul etmeyi reddedişle başlıyor. Modern toplumun giderek daha fazla patolojikleşen durumuyla yüz yüze gelmek: çöken bir fiziksel çevrenin ortasında kitlesel cinayet patlamaları, giderek daha fazla ilaca bağımlı hale gelen bir kitle. Bu girişim, muazzam atalet ve inkar ile birlikte, bağlantısız ve marjinalleşmiş olarak öylece duruyor. Ne var ki gerçek inatçıdır ve yüz yüze geldiğimiz kasvetli durum kadar benzeri görülmemiş bir sorgulamaya yol açar.

No comments:
Post a Comment