Saturday, January 11, 2025

Foucault-Freud

"Foucault’ya göre, insan doğası diye bir şey yoktur. Her kuşak, insanlık durumunu kavrayışını açıklamak, izah etmek üzere bir takım kategoriler oluşturma görevini üstlenir ve arkasında dilsel ve kurumsal yapıntılar bırakarak tarih sahnesinden çekilir.

Foucault benliğin, teorilerimizle betimlenecek bir nesnel gerçeklik olmadığını, aksine teorilerimiz tarafından fiilen oluşturulan öznel bir kavram olduğunu öne sürer. Benlik, denetleme sürecinin zorunluluklarının yarattığı mevcut bir söylem içinde sürekli olarak yeniden tasarlanan soyut bir yapıdır.
Foucault’ya göre, bu söylemin şeceresinin, soy kütüğünün izini sürdüğümüzde, şunu keşfederiz: Benliğin, onun doğasına dair teorilerden öte bir şey olmadığını. Benlik teorileri, zihnin üzerindeki iktidarın tanımlanması ve genişletilmesi için kullanılan bir tür “geçer akçe”, tedavüldeki genel kanı gibidir.
Foucault, kimliğimizi keşfetmenin yolunun, Freud’un söylediği gibi davranış emsallerinin özgün anlamını kavramaktan değil, deneyimlerimizi sonu gelmeyen bir biçimde incelediğimiz, değerlendirdiğimiz ve sınıflandırdığımız biçimsellikleri ayrıştırmaktan, dekonstrüksiyona tabi tutmaktan geçtiğini ileri sürer.
Freud’un geçmişe bakışı, hatırlamanın altını çizer. Foucault ise, tam tersine, insanlık durumunun paradoksu hakkındaki merkezi önermesini güçlendiren yineleme üzerinde durur: Bizler, ironik olarak yaratıcılığımızı hapseden formlar yaratan varlıklarız.
Bu yaratım ve kısıtlama kalıbı, aralıksız biçimde tekrarlanır. Foucault, geçmiş deneyimlerin bizi, Freud’un inandığı gibi, geriye çevrilemez bir biçimde yapılandırmadığını belirtir. Daha çok, sürekli olarak geçmiş yaratımlarımızı şimdiki yaratıcı ihtiyaçlarımıza uyacak biçimde yeniden biçimlendiririz."

No comments:

Post a Comment

Mülksüzler // Ursula K. Le Guin

Mülksüzler // Ursula K. Le Guin Özgürlüğümüz dışında hiç bir şeyimiz yok. Size kendi özgürlüğünüzden başka verecek bir şeyimiz yok. Bireyler...