Thursday, April 18, 2024

Acı Çekmek // ke

1.

"Onların yaraları yeni acılarla tekrar açılır." Soren Kierkegaard

Bence acı çeken bir bilinç olan şeylere, gerçekliğin bir vechesine, içinde bulunduğu durumun, toplumun, dünyanın, insanlığın gerçekliğine direniyordur.
Olan şeylerin içinde olamıyordur, kendisi olamıyordur, kendisini nerede bulacağını da bilmiyordur, aşırı gerçek üretimi içinde kaybolduğu için acı çekiyor olabilir.
Acı insanı mücadeleye davet eden bir çığlık da olabilir. Kayıplar ve derin hoşnutsuzluk yüzünden çekilen acılar da var.
Gereksiz acılar da yok değil, bunları da sistem imal eder, hemen hemen kimse fit değildir, kusursuz değildir, ister bilinç için ister kişilik için ele alalım eksiklik istisna değildir, türümüz için kuraldır, insan her zaman eksik kalmaya mahkumdur, buna rağmen olgunlaşabilir ancak günümüzde bu süreç zorlaşıyor, nedir olgunluk, şeyleri yetkin olarak yorumlama ve bu yorumlara uygun yaşama becerisi midir? Peki bu mümkün müdür, en zekilerimiz ya da en donanımlılarımız gelişmeleri kavrayabilir mi ya da gezegende kaçabileceğimiz bir delik kaldı mı?
Baudelaire'ın da bir şiirinde bahsettiği gibi özellikle bir megapolde vakur bir edayla sırtlarındaki yükle beraber kendilerini hızlı bir akışa kaptıran insanları seyretmek beni onlardan daha bitkin duruma düşürüyor.
Koloni duyarsızdır, bilinç çemberi sınırlıdır, piyasa ya da siyaset tarafından kolay güdümlenir, sense duyarlısın, bunun için acı çekiyor olabilirsin. Duyarlılığı artırmamız gerek, içinde bulunduğumuz durum ekosite girişmiş insanlık ve uygarlık denilen bir felaket.
Onca öneri arasında bana en makul geleni büyüme denilen oyuna katılmamak ve sözün sınırında bir altınvuruş! Yanılmıyorsam kahkaha da bizden yana...

2.

Zayıf olduğum için acı çekmiyorum, zayıf da olabilirdim, güçlü olmak zorunda değilim, (güçten bahsedeyim kısaca, kudret olarak, -ebilme kabiliyeti olarak olumlu, iktidar olarak, başkasına yönelen güç olarak olumsuzdur, yani gücü istemek kendine yöneliktir, başkalarına yönelik değildir.) daha çok etkin bir zihne (şeyler arasında bağıntı kurabilen bir zihne) sahip olduğum için acı çekiyorum. Özetle uygarlıkla yarattığımız yıkımı yıkmak isteyen bir önsezi acım. Anlayışlı olmayı, makul olmayı, içten olmayı, nazik olmayı öğrendim acımla. Beri yandan direnmeyi, yeni üzerine düşünmeyi, onaylamamayı, güçlü eleştiriyi, çaresizliği, umutsuzluğu, Tanrıyla birleşmeyi bile barındırıyor olabilir acım. Doğru düşününce geçiyor ama yamuk bir şey ne kadar doğru düşünülebilir ki?
Umut verici olan şey, rahatsızlıkların, sıkıntıların, hoşnutsuzlukların, acının ortaya çıkışıdır. Bir zamanlar 7-65'i kafaya dayamanın güçlü motivasyonları vardı: refah ve ilerleme! İdeolojiler bunu iyi-kötü kıvırıyordu, Şimdi kimi motive edebilir 7-65'i kafaya dayamak? Hele ilerisi uçurumsa!
Düşünerek öğrenenlerin sayısı kopyalayarak öğrenenlerin sayısından düşüktür genelde. Bu kopyalama mekanizmasına mı yoğunlaşmak gerekiyor acaba. John Berger de öyle derdi, öncü değil, örnek olun.
Neler önerilebilir; sahip olmak yerine sahip çıkmak önerilebilir mesela, tüketim ideolojisinin benimsetmek istediği gibi kendinle değil, eğer bir erişkinsen dünyayla ve yaşamla ilgilenmek zorundasın.

No comments:

Post a Comment

Dig Your Own Hole (Chemical Brothers)

dig your own hole (chemical brothers))) gömelim savaşları, adaletsizliği, kılıç darbelerini, envai türlü silahları gömelim yokedici kibirimi...