Sunday, August 24, 2025

Yazmak // Süreyya Şahin

her çağ, kendi dağınıklığını güzelleştiren bir düzenle yaşar. bize dayatılan bağların gevşekliği, aslında kendi içsel dağınıklığımızın yankısıdır. umut dediğimiz şey çoğu zaman eksik parçaların üzerine örtülen solgun bir renktir; ama yine de insan, parçalı olanı bütün sayma konusunda eşsizdir. kusursuzluk, varlığın değil, tahayyülün malıdır.

yalnızlık, çoğu zaman bir eksiklik gibi anlatılır; oysa yalnız olan, en derin biçimde kendine varis olandır. insan, kalabalığın içinde dağılırken, yalnızlığında yeniden merkezine döner. çatlaklarımızı gizlemek yerine onları hayatın en sahici notaları olarak okumayı öğrendiğimizde, aslında kendi kırılganlığımızın sağlamlığını keşfederiz.
sanat ve yazı tam da bu noktada devreye girer. şiirsellik, yalnızca süslü duyguların değil, varlığın en kırılgan yerinde buradayım diyebilen direniştir.
bir tabloya bakar gibi değil, bir aynaya bakar gibi yazmak gerekir; orada gördüğümüz şey kendimizden çok fazlasıdır. sanat, insanın kendini aştığı tek alandır; hem yaralanır hem onarır, hem sorar hem susar.
bu yüzden yazmak, seyirci arayışından çok bir tanıklık meselesidir. kalabalık alkış tutabilir ya da sırtını dönebilir; ama yazının asli seyircisi, onu yazanın kendi içindeki derin odalardır. her cümle, oraya varlığını düşürür önce; dışarıya sızan sadece gölgesidir.
ve evet, bazen hayat, bir kaosun içinde rastgele savrulmak gibi görünür. fakat kaosun içinde bile insan, kendine tutunacak bir anlam parçası bulur. o küçük parça, bazen şiir olur, bazen yalnızlık, bazen de sessizce yazılmış satırlar... işte felsefenin de, sanatın da kalbi orada atar; insanın en dağınık halinde bile, kendine doğru attığı küçük ama sahici adımda...
Süreyya Şahin

No comments:

Post a Comment

Mülksüzler // Ursula K. Le Guin

Mülksüzler // Ursula K. Le Guin Özgürlüğümüz dışında hiç bir şeyimiz yok. Size kendi özgürlüğünüzden başka verecek bir şeyimiz yok. Bireyler...