Hayatın belirli bir anlamının olmayışı, her insanın ona anlam kazandırmak için sürdürdüğü çabanın nedenini de açıklığa kavuşturur. Eğer hayatlarımızın bir anlamı varsa, bu anlam bizim onlara kazandırdığımız bir şeydir; onların hazırlop donattığı bir şey değil
Kitle kültürü sadece yüksek kültüre yönelik bir hareket değildi; toplumsal yaşamın ahlaki temelinin tamamını sabote etti.
Bir eylem anlamdan ne kadar uzaksa o kadar kötüdür.
Ve ruhen ölü olan kimileri acı çekenleri izlemekten keyif alır...
Ve iş inanca geldiğinde, insanların söylediklerine değil de yaptıklarına bakmalısınız.
Edebiyat sadece bir terapi biçimi midir?
Genellikle açlıkla mücadele işi şairlere verilmez.
Anlam, fiilen dil tarafından üretilir. Önceden anlamlarımız veya deneyimlerimiz olup da bunları sonradan kelimelerle sarmalıyor değilizdir; ancak bir dilimiz olduğu içindir ki anlamlara ve deneyimlere sahip olabiliyoruzdur.
Arzularımızın sınırsızlığı ihtiraslarımızın nesnelerini ıvır zıvıra dönüştürür. (Ben dilimizin sunduğu bazı ayrımların daha doğru anlamlar üretebildiğini düşünüyorum, dolayısı ile arzuyla ihtirası, istemle de tutkuyu eşleştiriyorum, bunlardan ilki duygusal olmakla ikincisi duyarlı olmakla ilgilidir denebilir.)
İnsan varoluşu dünyayla bir diyalogdur ve dinlemek konuşmaktan daha hürmetkâr bir faaliyettir.
Terry Eagleton

No comments:
Post a Comment