Byung-Chul Han’a göre umudu öldüren şey umutsuzluk değildir; tam tersine, umutsuzluk umudun başlangıç noktasıdır, yolculuğun ilk adımıdır. Kitabın girişinde açıkladığı üzere, umudun karşıtı korkudur. Yazarın deyişiyle: “Bir krizden diğerine, bir felaketten diğerine, bir sorundan diğerine sürükleniyoruz. Çözülmesi gereken o kadar çok sorun ve yönetilmesi gereken o kadar çok kriz varken hayat hayatta kalmaya indirgenmiş durumda.” Güney Koreli düşünür için hayatta kalma modunda yaşamak bizi depresyona ve korkuya zincirliyor ki bu da harekete geçmemizi imkânsızlaştırdığından kapıları kapatıp özgürlüğümüzü elimizden alıyor. Gelecekten korkan biri kendi geleceğini düzenleyemez ya da geleceğini yaratamaz. Bir çeşit kendini gerçekleştiren kehanetin parçası olur.
Thursday, July 24, 2025
Umudun Ruhu // ByungChul Han
Byung-Chul Han’ın dikkat çektiği gibi, korku sözcüğünün Almancası (Angst), Latince’de gerginlik veya darlık anlamına gelen angustia sözcüğünden gelir. Başka bir deyişle, korkumuz ne kadar büyük olursa hareket alanımız o kadar daralır. Bu yüzden gergin biri, öyle ya da böyle, köşeye sıkışmış hisseder.
Panzehir umuttur çünkü düşünürün sözleriyle, “bize yol boyunca işaretler bırakır. Umut ilerlememizi sağlayan tek şeydir. Bize anlam ve yön verir […] Ve eylemlerin bir anlam ufkuna ihtiyacı vardır.” Nasıl ki korku bir şeyleri imkânsız kılıyorsa, umut da, Danimarkalı düşünür Søren Kierkegaard’ın tanımlamasıyla, mümkün olan şeyler için duyulan tutkudur.
Bu değerlendirmeleri pratik anlamda özetleyecek olursak, üç sonuca varabiliriz:
1. Umutlu olmak yeni olasılıklar görmektir. Başka bir deyişle, mevcut durumumuzdan uzak olsalar bile başka durumları öngörmek. Byung-Chul Han, Yeni Ahit’teki Romalılara Mektup’tan bir alıntı yapıyor: “Görülen umut, umut değildir: Gördüğü şeyi kim umut eder?” Yani umutla ilgili vizyoner bir şey var.
2. Bir pasif umut vardır, bir de önetkin (proaktif) umut. İlki bizi gelişmelerin insafına bırakır. İkincisi yeni olasılıkları hayata geçirmek için çalışmamızı gerektirir. Nitekim, Fransız oyun yazarı Gabriel Marcel umudun bir dokuma olduğunu söylemiştir: “Süregelen bir deneyimin dokusunda […] henüz sona ermemiş bir maceranın içinde saklıdır.” Yani, daha iyi bir şeye doğru ilerleme süreci ile ilgilidir.
3. Umut her şeyin geçici olduğunu varsaymak demektir. Dolayısıyla, zor bir durumdan çıkmamız sadece bir an meselesidir. Umutsuz kişiler genellikle içinde bulundukları durumun kalıcı olduğuna inanırlar. Depresyondaki bir kişi kendini asla daha iyi hissetmeyeceğine ikna ederken, tüm dünyanın kendisine karşı olduğunu hisseden kişi ömür boyu mahkum olduğuna inanır. Bu ıstıraptan kurtulmak için kişi parçayı bütün olarak kabul etmekten kaçınmalıdır. Her kötü an hikâyenin sadece bir bölümüdür. Bir sonraki farklı olabilir. Doğru eylemlerle olaylar ve koşullar değişecektir.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Louise Glück
"Dünyaya bir kez çocukken bakarız. Gerisi hatıradır" Louise Glück
-
Sadece Netlik İstiyorum Allah’ım, sadece netlik istiyorum. Hayatımdaki düğümler çözülsün. Sadece görmeyi… olanı, olduğu yerde. Kırmadan, yar...
-
Ben ki yengeçleri bilirim daha çok. Birini Yıllar var unutamadım Dönüp duruyordu bir taşın etrafında Sanki bir hırçınlıktan damıtılmış ya da...
-
Mutsuzluk, büyük çiftçim, Mutsuzluk, gel otur şöyle... Dinlen hele bir. Dinlenelim biraz olsun, sen de ben de Dinlen, Gelip beni buluyor, yo...

No comments:
Post a Comment