Batı insanı tabiattan kopup ayrılır ve İlhi kaçmaktan yoksun kalır. Bu duruma düşen insanın alın yazısını da sofistler çizer:
"Mümkün olan en güçlü arzulara sahip olmak ve bunların tatmin edici ürünlerini bulmak."
Batılı büyüme anlayışının kanunu bugün de budur.
Müslüman ümmetinin olması dağndan endişe duymayan bu şekilciler tek bir saplantının esiri oldular: İslam toplumunu gelenekçilik ve batıl inanç içine hapsedilmiş donduran o geçmişe karşı sahte bir kuruluş düzenikoruyup hükümranlığı devam araştırmacısı.
Batı'nın tercihi, hesap ve ölçüye dayanarak dünyaya zaptetmek ve tabiata karşı bir fâtih edasıyla davranmak şeklinde gelişti. Onun temel ve kendine has tecrübesi, artık “ben tabiata âitim” değil, aksine “tabiat bana âittir” oldu.
Bilimin üstünde, bilimi inkâr etmeyen değil, aksine bilimi ortaya çıkıyor, hikmet vardır. O yüzden İbn Arabi, "Bilge kişinin gidişatını bilendir" diye yazar.
No comments:
Post a Comment