Herbert Marcuse tek boyutlu insanı yazdıktan sonra 68 hareketi gelince, yanıldığıma memnunum demişti.. bunun gibi oldukça heterojen bir görünüm arz eden insanlıkla ilgili olarak biz de yanılıyor olabiliriz.. yani dünya-insanlık ilişkisinde şu (ortak) düşünce gelişebilir: eşit derecede sorumluyuz..
kavramları, terimleri ele alırken göstermemiz gereken bir dikkat var.. mesela pasif bir nihilizmden değil de etkin nihilizmden bahsetmek; burada kaale alınmayan şey, sistemin sundukları ya da dayattıklarıdır ve bunun dışında hakikati kolaçan eden ve eyleme geçen etkin tavrı önerir.. yine trend dediğimiz hadiseyle akış aynı anlama gelseler de farklıdırlar.. biri tüketim tercihlerini ifade eden ekonomi terimidir, diğeri ise bilinçli yaşamların aktığı mecra olarak sosyoloji terimidir.. bir umutsuzluk gerekseyen umut için de önerilen şey önetkin, proaktif umut..
Byung-Chul Han’a göre umudu öldüren şey umutsuzluk değildir; tam tersine, umutsuzluk umudun başlangıç noktasıdır, yolculuğun ilk adımıdır. Kitabın girişinde açıkladığı üzere, umudun karşıtı korkudur. Yazarın deyişiyle: “Bir krizden diğerine, bir felaketten diğerine, bir sorundan diğerine sürükleniyoruz. Çözülmesi gereken o kadar çok sorun ve yönetilmesi gereken o kadar çok kriz varken hayat hayatta kalmaya indirgenmiş durumda.” Güney Koreli düşünür için hayatta kalma modunda yaşamak bizi depresyona ve korkuya zincirliyor ki bu da harekete geçmemizi imkânsızlaştırdığından kapıları kapatıp özgürlüğümüzü elimizden alıyor. Gelecekten korkan biri kendi geleceğini düzenleyemez ya da geleceğini yaratamaz. Bir çeşit kendini gerçekleştiren kehanetin parçası olur.
bir de dini bir kavramdan bahsedelim, tevhid, buna birlik demek yüzseksen derece farklı bir yorumdur, tevhid çokluğun birliğidir, Mevlana, iki alem de bir, Ondan, der, her şey Onun tecellisidir, insanlıktan dünyaya, dünyadan evrene doğru genişleyen bir birlik..
ke
No comments:
Post a Comment