Vagon Vagon
Dört bir yandan saran, kuşatan hiper gerçeklikle, aşırı fenomenlerle, anlam ihtiva eden çeşitli aforizmalarla, alıntılarla, donelerle, binbir şeyden bahseden türlü türlü verilerle, akışkan uyarıcılarla benliğimiz, kişiliğimiz ve kimliğimiz karmakarışık bir görünüm sunuyor. Bu duruma karşı bir teknik geliştirmeye çalışıyorum: Yaşamımı bir trene benzetiyorum, lokomotifin yakıtı gerçekler ve hayaller. İlk vagonda dünya ve yaşam için, insanlık için endişe duymak var, ikincisinde kendim için, insan olduğum için, insan için duyduğum endişeler var, bir diğer vagonda okumak, yazmak var, birinde ise barış süreci, bir sonrakinde müzik dinlemek, bir vagonda anılar var, bir vagonda sitemler, bir diğerinde ise sevdiklerim, iyilik vagonu, kötülüğe kötülükle karşılık verme vagonu, günah ve sevap vagonu, emek ve eşitlik, birey ve özgürlük, dünya ve kardeşlik vagonu, arada saçma sapan bir vagon da var, hiçlik vagonu, tevekkül vagonu, bir de beni ilahi aşka, ebedi dostluğa sevk ettiğine inandığım bir Tanrım var; Onun da özel bir vagonu var. Günaydın vagonu, çay ve huzur vagonu, iyi uykular, tatlı rüyalar vagonu. En arkada da bir yük vagonu. Yani süreklilik ve onun kıymeti bir yana, başka şeylere, bambaşka şeylere de hakkını verebilen bir süreksizlik öneriyorum..
ke
No comments:
Post a Comment